1. Anasayfa
  2. Keşfet

Vizesiz Belgrad Gezi Rehberi: Tuna ve Sava’nın Kucaklaştığı Tarihi Şehir

Vizesiz Belgrad Gezi Rehberi: Tuna ve Sava’nın Kucaklaştığı Tarihi Şehir
Vizesiz Belgrad Gezi Rehberi: Tuna ve Sava’nın Kucaklaştığı Tarihi Şehir
0

Merhaba sevgili gezgin dostlarım! Ben Ceren Gezgin, yine bambaşka bir maceranın ardından sizlerle buluşmanın heyecanı içindeyim. Bu sefer rotamızı, Tuna Nehri ve Sava Nehri‘nin kucaklaştığı, köklü tarihiyle büyüleyen, ama aynı zamanda modern ve dinamik atmosferiyle de cezbeden Belgrad‘a çeviriyoruz. Genellikle Budapeşte ya da Viyana kadar adı anılmasa da, Sırbistan’ın başkenti Belgrad, aslında Avrupa’nın en özel ve yaşanmışlık dolu şehirlerinden biri.

Belgrad, yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, özellikle Osmanlı tarihi açısından da derin izler taşıyan bir şehir. Her köşesinde farklı bir hikaye fısıldayan sokakları, görkemli yapıları ve nehirlerin dingin manzarasıyla ruhuma dokundu. Üstelik bu coğrafya, efsaneleşen Belgrad eğlence hayatı ile de adından söz ettiriyor. Gelin, bu benzersiz şehri adım adım keşfedelim!

Belgrad’a Ulaşım ve Şehir İçi Keşifleriniz İçin Pratik Bilgiler

Vizesiz Belgrad, Türk gezginler için harika bir destinasyon. Türkiye’den sadece yaklaşık 1 saat 20 dakika süren kısa bir uçuşla kendinizi bu Balkan incisinde buluyorsunuz. Seyahat kolaylığı, burayı hafta sonu kaçamakları için de ideal kılıyor.

Belgrad Nikola Tesla Havalimanı’ndan Şehir Merkezine Nasıl Gidilir?

Belgrad‘daki Nikola Tesla Havalimanı, şehir merkezine yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta. Havaalanından şehir merkezine ulaşım için birkaç seçeneğiniz var:

  • Toplu Taşıma: A1 numaralı minibüsler sizi doğrudan Slavija Meydanı’na ve Savamala’daki ana tren istasyonuna götürür. 72 numaralı otobüs hattı da benzer rotalarda hizmet verir.
  • Taksi: Havaalanında taksi kullanacaksanız, gelen yolcu bölümündeki ön ödemeli taksi standından faydalanmanızı şiddetle tavsiye ederim. Gideceğiniz yere göre sabit bir ücret ödeyerek, ‘kazıkçı taksici’ efsanelerinden uzak durmuş olursunuz. Benim taksicilerle ilgili deneyimlerim hep olumlu olsa da, tedbirli olmakta fayda var.

Havalimanından merkeze doğru yol alırken, Yeni Belgrad (Novi Beograd) üzerinden geçerken Tuna Nehri ve Sava Nehri‘nin muhteşem manzaralarıyla karşılaşıyorsunuz. İşte o an, Belgrad‘ın neden bu kadar özel olduğunu anlıyorsunuz; iki nehrin böylesine iç içe geçtiği çok az şehir var.

Belgrad’da Şehir İçi Ulaşım ve Gezgin Dostu Seçenekler

Belgrad gezilecek yerler genellikle yürüme mesafesinde olsa da, şehir içinde otobüs ve tramvaylar oldukça pratik. Özellikle kış aylarında turistik otobüs turları sınırlı olduğu için, yerel toplu taşıma daha da önem kazanıyor.

  • Toplu Taşıma Biletleri: Tek binişlik biletler yaklaşık 150 dinar. Ancak kısa süreli geziler için günlük (290 dinar), 3 günlük (740 dinar) veya 5 günlük (1040 dinar) biletler çok daha avantajlı. Tekrar doldurulabilir kartlar da mevcut ama kısa süreli ziyaretler için gereksiz olabilir.
  • Yürüyüş Turları: Cumhuriyet Meydanı‘ndan başlayan ücretsiz yürüyüş turları, şehri yerel bir gözle tanımanın en keyifli yollarından. Farklı konulara (Şehir merkezi, Zemun, Yeni Belgrad) ayrılmış turlar bulabilirsiniz. Komünist Belgrad, yeraltı sırları gibi ücretli tematik turlar da mevcut.

Belgrad Konaklama: Nerede Kalmalı?

Benim gibi merkezi konaklama sevenler için Knez Mihailova Caddesi ve çevresi harika seçenekler sunuyor. Ben, merkezine yakın ve oldukça temiz olan Villa Forever Otel’de kalmıştım. Havaalanından 17 Euro karşılığında taksi ile transfer hizmeti sunmaları da büyük bir kolaylıktı.

Belgrad’ın Tarihi Kalbi: Kalemegdan ve Çevresi

Belgrad gezilecek yerler listesinin olmazsa olmazı, kesinlikle Kalemegdan! Burayı görmeden Belgrad‘ı görmüş sayılmazsınız. Hava soğuk olsa da, yağışsız bir günde bu tarihi kaleyi keşfetmek paha biçilmezdi.

Tuna ve Sava’nın Büyüleyici Buluşma Noktası: Kalemegdan Kalesi

Kalemegdan, kelimenin tam anlamıyla bir açık hava müzesi. Yukarı ve aşağı olmak üzere iki ana bölümden oluşan bu devasa kompleks, Neolitik dönemden beri yerleşim yeri olmuş. Keltlerden Romalılara, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar birçok medeniyetin izlerini taşıyor.

Kaleye girmeden sizi karşılayan devasa park, eskiden kaleyi şehirden ayıran askeri bir alanken, şimdi spor sahaları, çocuk parkları, müzeler ve heykellerle dolu huzurlu bir yeşil alan. Özellikle 1930 yılında yapılan ve I. Dünya Savaşı’ndaki yardımları için Fransa’ya duyulan şükranı simgeleyen Fransa’ya Şükran Heykeli dikkat çekiyor.

Kalemegdan’ın en can alıcı noktası ise tartışmasız manzarası. Sava Nehri ve Tuna Nehri‘nin birbirine karıştığı o eşsiz noktaya tepeden bakmak büyüleyici. Tam bu birleşim noktasında yer alan ve üzerinde pek yerleşim olmayan Veliko Ratno Ostrvo (Büyük Savaş Adası), manzarayı daha da etkileyici kılıyor. Burada oturup nehirlerin sonsuz akışını izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.

Tarihi Dokunuşlar ve Osmanlı İzleri: Kalemegdan’ın Saklı Yüzleri

Kalemegdan Kalesi‘nin içinde adeta bir zaman yolculuğuna çıkıyorsunuz:

  • Askeri Müze: 1878 yılında kurulan bu müze, arkeolojik buluntulardan modern silahlara kadar 30.000’den fazla parçayı barındırıyor. Osmanlı döneminden kalma silah ve üniformalar da bizler için oldukça ilgi çekiciydi.
  • İç ve Dış İstanbul Kapıları: Kalenin en önemli girişlerinden olan bu kapılar, Osmanlı döneminden kalan mimari izlerin canlı tanıkları.
  • Roma Kuyusu: Gizemli ve derin bu kuyu, Romalılara atfedilse de son halini 18. yüzyılda Avusturya hakimiyetinde almış.
  • Damat Ali Paşa Türbesi: 1716’daki Petrovaradin Savaşı’nda ölen Damat Ali Paşa’nın türbesi, kale içindeki önemli Osmanlı yapılarından.
  • Sokullu Mehmet Paşa Çeşmesi: Sırp kökenli bu ünlü devlet adamı tarafından 1577’de yaptırılan çeşme, hem Osmanlı hem de Balkan mimarisinin güzel bir örneği.
  • Pobednik Anıtı (Zafer Anıtı): 1. Dünya Savaşı’ndaki zaferlerin anısına yapılan bu 14 metrelik heykel, bir elinde kılıç, bir elinde güvercinle şehrin siluetine damga vuruyor ve nehir manzarasına ayrı bir güzellik katıyor.

Kalemegdan‘ın aşağı kısımlarına inildiğinde ise Ruzica Kilisesi ve Aziz Petka Şapeli gibi etkileyici dini yapılar sizi bekliyor. Özellikle Aziz Petka Şapeli’nden çıkan suyun iyileştirici gücüne inanılıyor ve bu, ibadet edenler arasında ilginç ritüellere dönüşüyor. Aşağı şehirde bir zamanlar Osmanlı Hamamı olarak kullanılan, şimdilerde planetarium olan bir yapı da mevcut. Buradan çıkış için 5 veya 2 numaralı tramvayların son durakları sizi merkeze geri taşıyacaktır.

Knez Mihailova’dan Aziz Sava Katedrali’ne: Şehrin Can Damarı

Kalemegdan‘ı doyasıya gezdikten sonra, Belgrad‘ın modern yüzünü keşfetme zamanı. Şehrin kalbi sayılan bu bölge, hem tarihi hem de hareketli bir atmosfere sahip.

Knez Mihailova Caddesi, Belgrad‘ın ana arteri gibi. Kalemegdan Parkı’ndan başlayıp Terazije Caddesi’ne kadar uzanan bu trafiğe kapalı cadde, neo-klasik, neo-Bizans ve art nouveau tarzı binalarla dolu. Burası adeta bir açık hava galerisi gibi. Şık kafeleri, butik mağazaları, sokak sanatçıları ve sahaflarıyla Beyoğlu’nu andıran bu cadde, alışveriş ve eğlence için de ideal.

  • Cumhuriyet Meydanı (Trg Republike): Şehrin buluşma noktası olan bu meydan, Prens Mihailo’nun at üstündeki heykeline ev sahipliği yapıyor. Milli Müze ve Milli Tiyatro binaları da burada yer alıyor. Buradaki turizm danışma ofisi ve Sırp El Sanatları satış yeri, otantik hediyelikler bulmak için harika bir durak.
  • Hotel Moskva: Terazije Caddesi’nin başında sizi karşılayan bu muhteşem Art Nouveau binası, şehrin simgelerinden.
  • Milli Meclis (Narodna Skupstina): Neo-Barok tarzındaki bu görkemli yapı, Sırbistan’ın bağımsızlık mücadelesinin sessiz tanığı.
  • Aziz Mark Kilisesi (Crkva Svetog Marka): Taş Meydan’da yer alan bu Sırp-Ortodoks kilisesi, büyüklüğüyle dikkat çekiyor. Ne yazık ki ben gittiğimde tadilattaydı.
  • Aziz Mikail Kilisesi (Saborna Crkva): Kalemegdan yakınlarındaki bu barok ve klasik tarzdaki katedral, şehrin siluetine katkıda bulunuyor. İçinde Prens Milos Obrenovic ve birçok dini liderin mezarı bulunuyor. Karşısında ise Prenses Ljubica’nın Konağı, dönemin yaşam tarzını sergiliyor.
  • Bayraklı Camii (Bajraklı Dzamija): Belgrad’daki tek ibadete açık cami olan Bayraklı Camii, 1575 yılına tarihleniyor ve şehrin Osmanlı geçmişinin en önemli miraslarından biri.
  • Şeyh Mustafa Türbesi: 18. yüzyılda yaşamış, şifa dağıttığına inanılan bir Şeyh için yapılmış bu türbe de Osmanlı izlerinden.

Belgrad’ın Bohem Ruhu: Skadarlija ve Sırp Mutfağı Deneyimleri

Şehrin bohem bölgesi Skadarlija, taş döşeli dar sokakları ve nostaljik atmosferiyle beni adeta kendine hayran bıraktı. Paris’in Montmartre’ına benzetilse de, burası kendine özgü bir ruha sahip. Sanatçıların ve yazarların uğrak yeri olan Skadarlija, şimdilerde birbirinden lezzetli Sırp mutfağı restoranları, tavernaları ve kafeleriyle ünlü.

  • Meşhur Restoranlar: Benim de uğradığım Dva Jelena (İki Geyik), Sešir Moj (Şapkam) ve Tri Šešira (Üç Şapka) gibi yerler, geleneksel Sırp mutfağı lezzetlerini denemek için harika adresler.
  • Yerel Pazarlar: Skadarlija’nın Dusanova Caddesi tarafındaki ucunda yer alan Skadarlija Pijaca, yerel ürünlerden hediyelik eşyalara kadar birçok şey bulabileceğiniz otantik bir halk pazarı.

Sava Nehri Kıyısında Huzur: Zemun ve Ada Ciganlija

Belgrad, sadece tarihi merkeziyle değil, nehir kenarındaki cazip bölgeleriyle de keşfedilmeyi bekliyor.

  • Savamala: Bir zamanlar gözden düşmüş bu bölge, Sava Nehri kıyısında barok ve art nouveau binalarıyla dikkat çekiyor. Şimdilerde Karaköy’ü andıran bir dönüşüm geçiriyor; sanat galerileri, modern kafeler, barlar ve uygun fiyatlı lokantalarla yeniden canlanıyor. Havaalanından geldiğinizde otobüs ve tren terminallerinin burada olması, burayı önemli bir geçiş noktası yapıyor.
  • Zemun: Belgrad‘ı oluşturan 17 belediyeden biri olan Zemun, Orta Avrupa mimarisiyle diğer bölgelerden ayrılıyor. Macaristan ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dönemlerinden kalan izler, buraya farklı bir hava katıyor. Tuna Nehri kıyısında yer alan bu şirin sahil kasabası, yüzen barları ve restoranlarıyla ünlü. Burada içtiğim Türk kahvesi eşliğinde Tuna ve Veliko Ratno Ostro Adası manzarasına doyum olmadı. Millennium Kulesi (Gardos Kulesi)‘ne çıkıp Zemun’un ve uzaktan Belgrad‘ın siluetini izlemek de harika bir deneyim sunuyor.
  • Ada Ciganlija: Şehrin yanı başında, yapay bir uzantıyla karaya bağlanmış bu nehir adası, 7 kilometre uzunluğunda bir cennet. Yaz aylarında plajları, spor alanları, barları ve lokantalarıyla cıvıl cıvıl olan bu ada, kışın bile sakin bir yürüyüş parkuru olarak huzur vadediyor.

Ceren’den Belgrad Gezi İpuçları

  1. Havaalanı Taksi Tavsiyesi: Nikola Tesla Havalimanı’nda taksi kullanacaksanız, mutlaka gelen yolcu terminalindeki ön ödemeli taksi standından faydalanın. Gideceğiniz bölgeye göre sabit ücret ödeyerek olası sorunlardan kaçının.
  2. Toplu Taşıma Kartı Avantajı: Eğer Belgrad’da 2 günden fazla kalacaksanız, toplu taşıma için 3 günlük veya 5 günlük bilet almanız tek binişlik biletlerden çok daha ekonomik olacaktır. Çoğu yere yürüseniz de bazı bölgelere ulaşım için gerekli.
  3. Yerel Lezzetleri Keşfedin: Skadarlija’daki popüler mekanların yanı sıra, benim Marsala Birjuzava Caddesi üzerindeki Mikan gibi otantik restoranları da denemenizi öneririm. Sırp mutfağı et ağırlıklı ve özellikle cevapi (bizim köftelerimize benzer) çok lezzetli. Rakija’nın ballı versiyonunu da mutlaka tadın!
  4. Müze Saatlerini Kontrol Edin: Özellikle kış aylarında birçok müze ve kilise tadilatta olabiliyor veya çalışma saatleri değişebiliyor. Gitmeden önce internet sitelerinden kontrol etmek, hayal kırıklığı yaşamamanız için önemli.

Belgrad’da Ne Yenir, Ne İçilir?

Belgrad’da ne yenir sorusunun cevabı oldukça zengin! Sırp mutfağı, et severler için adeta bir cennet. Benim Kolarac’ta denediğim ‘cevabcici su lukom’ (soğanlı köfte) İnegöl köftemizi andırıyordu ve oldukça lezzetliydi. Skadarlija’daki Dva Jelena’da ise peynir ve kremalı, pastırma sarılı tavuk yedim. Belgrad’da yemek konusunda en iyi deneyimim ise otelimin yakınındaki otantik Mikan restoranında tattığım et yemekleri oldu.

İçecek olarak, Balkanların geleneksel aromalı rakısı Rakija‘yı mutlaka denemelisiniz. Benim favorim ballı Rakija oldu. Ayrıca, bizim Türk kahvemize benzeyen, ancak daha büyük fincanlarda servis edilen Belgrad kahvesi de güne enerjik başlamak için ideal.

Belgrad Alışveriş: Otantik Hediyelikler İçin Nereye Gitmeli?

Alışveriş merkezleri elbette her yerde var, ancak Knez Mihailova Caddesi’ndeki Sırp El Sanatları satan dükkanlar, otantik ve kalıcı hediyelikler arayanlar için harika bir seçenek. Seramikten cam ürünlerine, örgü işlerinden yerel şaraplara kadar birçok el yapımı eşya bulabilirsiniz. Antika eşyalar ve farklı objeler de ilginizi çekebilir.

Peki, Belgrad’a Tekrar Gelinir mi?

İşte bu zorlu sorunun cevabı kişisel tercihlerinize göre değişir! Belgrad, doğayla bütünleşmiş, eşsiz nehir manzaralarına sahip harika bir şehir. Ancak benim gibi kışın ziyaret edenler için bazı zorlukları olabiliyor: yüzen barlar kapalı, nehir turları yapılamıyor, bazı müzeler tadilatta… Eğer Belgrad eğlence hayatını ve yazın sunduğu nehir kenarı keyfini doya doya yaşamak istiyorsanız, yaz ayları çok daha uygun bir dönem olabilir.

Ancak, Belgrad aynı zamanda büyük acılar atlatmış, kendini yeniden kurmaya çalışan, hayata keyifle ve eğlenerek bakan bir şehir. Burada o kadar çok ortak kelime, tanıdık insan ve sıcaklık bulabilirsiniz ki, kendinizi hiç yabancı hissetmezsiniz. Lezzetleri hem tanıdık hem farklı, müzikleri hem efkarlı hem neşeli. Eğer müzeler, katedraller ve kaleler dışında, bir şehrin ruhunu, insanını ve atmosferini keşfetmek istiyorsanız, Belgrad size beklediğinizden çok daha fazlasını sunabilir.

Eminim gelecek yazdan aklınızda kalan, bilmem ne zamandan kalma bir kutsal kitap ya da bir kilise freskosu olmayacak. Ama belki de temmuz sıcağında içiniz ısınırken ayaklarınız Tuna Nehri‘nin serin sularında, gözlerinizde huzurlu bir dalgınlık, içinizde bir Balkan havası ‘bugün güzel bir gündü’ deyişiniz hatırlanacak. Tercih sizin!

Siz de Belgrad‘ı ziyaret ettiyseniz veya etmeyi düşünüyorsanız, deneyimlerinizi ve sorularınızı yorumlarda benimle paylaşmayı unutmayın. Yeni maceralarda görüşmek üzere, hep gezin, hep keşfedin!

Merhaba! Ben Ceren Gezgin, dünyayı gezmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi seven biriyim.Soy adım gibi gerçekten gezginim. Çocukluğumdan beri gezmeyi ve keşfetmeyi çok seviyorum. İlk kez 18 yaşında yurt dışına çıktım ve o günden beri farklı ülkeleri gezmeye devam ediyorum.Gezdiğim yerler arasında Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika'dan ülkeler var. Gezdiğim yerleri ziyaret ederken sadece turistik yerleri değil, yerel hayatı da deneyimlemeye çalışıyorum. Yerel halkla tanışıyor, onların kültürlerini ve yaşam tarzlarını öğreniyorum.Gezilerimi ve deneyimlerimi fiyatinedir.net sitesinde paylaşıyorum. Sitede ülke rehberi, şehir rehberi, gezilecek yerler, konaklama, ulaşım ve yeme-içme gibi konularda bilgiler bulabilirsiniz.Dünyayı benimle tanımanızı çok isterim. Farklı kültürleri, farklı yaşam tarzlarını ve farklı güzellikleri keşfetmenize yardımcı olmak istiyorum.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir