Selam gezgin ruhlar! İran seyahatimin belki de en etkileyici duraklarından biri olan Yezd‘e, o meşhur "Çöl Melikesi"ne davet ediyorum sizi. Nazan Bekiroğlu’nun "Nar Ağacı" romanı sayesinde önceden merak saldığım bu şehre adım attığımda hissettiklerimi anlatmakla başlayacağım.
Burası sadece bir şehir değil; tarihi İpek Yolu üzerinde kurulmuş, binlerce yıllık Zerdüştlük inancına ev sahipliği yapan bir zaman kapsülü adeta. Yezd’in mistik atmosferi beni daha ilk anda etkisi altına aldı.
Yezd: Çölün Kumlarından Yükselen Tarih ve Mimari Harikalar
Yezd‘in adının kökenleri beni oldukça büyüledi. Sasani Kralı Yezdgerd’den veya "Yezdan" (Allah) kelimesinden türediği söyleniyor. Yunanlıların "Ayatis", Müslümanların ise "Dar’ül İbate" olarak adlandırdığı bu kadim topraklarda, Venedikli seyyah Marco Polo’nun anılarında bile izleri var.
Yezd, 4000 metrelik bir dağın eteklerinde, etrafı çöllerle çevrili eşsiz bir şehir. Çöl iklimine mükemmel adapte olmuş kerpiç evleri, ikonik rüzgar kuleleri ve antik su kanallarıyla sessizliğin sesini fısıldıyor adeta.
İşte bu zorlu iklim, insanları çözüm aramaya itmiş ve kanat (qanat) sistemini İran’a kazandıranlar Yezd‘liler olmuş. Bugün bile su sistemleri konusunda en çok Yezd‘lilerin istihdam edilmesi, onların bu alandaki dehasını gösteriyor.
Zerdüştlüğün Kalbi Yezd: Ateş ve Sessizliğin Dansı
Zerdüştlük, dünyanın en eski tek tanrılı dinlerinden biri ve Yezd, bu inancın en yoğun yaşandığı merkez konumunda. Sasani İmparatorluğu döneminde Zerdüştlerin kalesi olan bu şehir, Arap istilasında ve hatta İran devrimi sonrasında yaşanan göçlere rağmen, Zerdüşt kültürünün canlılığını koruyor.
Bin Yedi Yüz Yıldır Sönmeyen Ateşin Tapınağı: Yezd Ateşgahı
Ateşgah, yani Zerdüştlerin Ateş Tapınağı, Yezd‘deki en etkileyici duraklarımdan biriydi. Bu kutsal mekanın mimarisi, Hindistan’daki tapınakları anımsatıyordu.
Dış cephesindeki Faravahar sembolü, Zerdüştlüğün ahlaki prensiplerini ve koruyucu meleği temsil ediyordu. Bu kuş-adam figürünün her bir detayı, iyilik, düşünce ve sözde saflığı vurguluyordu.
İçeride, 470 yılından beri hiç sönmeden yanan o kutsal ateşi görmek inanılmazdı. Rahiplerin, ateşi kirletmeme inancıyla eldivenler ve maskelerle badem veya kayısı odunlarını ateşe attığı o ritüel anını fotoğraflamak zor olsa da hafızama kazındı. Ahura Mazda‘nın sembolü olan bu ateş, bana Zerdüştlüğün doğa saygısını derinden hissettirdi.
Ruhların Son Durağı: Yezd Sessizlik Kuleleri (Dakhma)
Yezd‘deki bir diğer unutulmaz durak ise Sessizlik Kuleleri (Dakhma)‘ydi. Bu yüksek kuleler, Zerdüştlük inancında toprağı, suyu, havayı ve ateşi kirletmeme prensibiyle ölülerin akbabalara bırakıldığı yerlermiş.
O sıcakta, rahiplerle birlikte ölülerini kıvrıla kıvrıla giden patikadan bu kulelere taşıyan insanların yaşadıklarını hayal etmek bile içimi ürpertti. Günümüzde yasaklanmış olsa da, bu ritüellerin arkasındaki derin inanç ve doğal elementlere duyulan saygı beni çok etkiledi. Zerdüştlerin bugün de ölülerini toprak ve suyla temas etmeyecek şekilde beton mezarlara gömdüğünü öğrenmek, inançlarının gücünü bir kez daha gösterdi.
Yezd’in Tarihi Dokusunda Keşif Durakları
Emir Çakmak Meydanı: Canlı Bir Tarih Sahnesi
Emir Çakmak Meydanı, Yezd‘in kalbi adeta! Safeviler döneminden kalma Yeni Cami’nin (Emir Çakmak Mescidi) göz alıcı mimarisi, şehrin sembolü haline gelmiş. Dört eyvanlı kapısı ve kubbeleriyle adeta gökyüzüne uzanıyordu.
Meydandaki devasa ahşap yapı, Nakhl olarak biliniyor. Bu 400-450 yıllık tarihi araç, Şia inancının 3. imamı olan İmam Hüseyin’in şehadetini simgeliyor. Muharrem ayında düzenlenen taziye törenlerinde bu Nakhl’ın etrafı süslenip sokaklarda dolaştırılması, İran kültürünün derinliğini ve bağlılığını gözler önüne serdi.
Su Müzesi ve Kanat’ın Hayat Veren Mirası
Su Müzesi, Yezd‘in çöl ikliminde hayatta kalmasını sağlayan kanat (qanat) sistemini gözler önüne seriyor. 50 metre derinlikteki orijinal kanat yapısını görmek, bu insanların su mühendisliğindeki dehasına hayran bıraktı beni. Müzede, kanat yapımında kullanılan aletler ve haritalar da sergileniyordu.
Mescid-i Cuma: Sırlar ve Çöpçatanlık Ritüelleri
Mescid-i Cuma, İran‘ın en değerli camilerinden biri. 1365 yılında inşa edilmiş ve 48 metre yüksekliğindeki zarif minareleri, İran‘daki camiler arasında birinciliğe sahipmiş. Mavi çinilerdeki olağanüstü motifler beni büyüledi.
Caminin içinde, dikkatli bakınca Svastika sembollerini fark ettim! Hinduizm ve Budizm’de kutsal sayılan bu sembolün, Zerdüştlerin 4 kozmik gücüyle bağlantısı çok ilginçti. Bir camide böyle bir sembol görmek, **Yezd**’in kültürel katmanlarını ne kadar zenginleştirdiğini gösteriyordu.
En şaşırtıcı detay ise, Cuma günleri bekar kadınlar için yapılan "çöpçatanlık" ritüeliydi! Kadınlar bir asma kilitle minareye çıkıp anahtarını bahçedeki erkeklere doğru fırlatırmış. Anahtarı alan erkek kadınla buluşur ve tatlı ısmarlarmış. Kim bilir kaç mutlu evliliğe vesile olmuştur bu geleneksel yöntem!
Yezd’in Yerel Lezzetleri ve Geleneksel Sporları
Akşamüstü, Yezd‘in meşhur tatlılarını denemek için Hajk Halife Ali Rahbar’a uğradım. Burası adeta ana baba günüydü! Bademli tatlılar favorim oldu, kesinlikle denemelisiniz.
Daha sonra Club Zurkhaneh‘de izlediğim Zurkhaneh gösterisi, İran kültürünün güce ve ritüele verdiği önemi gözler önüne serdi. Eski bir su deposundan spor merkezine dönüşen bu yerde, sporcuların tef ritmiyle lobut çevirmesi büyüleyiciydi.
Günün yorgunluğunu atmak için Mehr Traditional Restaurant’ta otantik bir akşam yemeği yedik. Salonun ortasındaki havuz ve güzel müzik gösterisiyle, Yezd‘in mistik atmosferi gece boyunca bana eşlik etti.
Ceren’den Yezd Gezi İpuçları
- Giyim Kuşamda Özen: Yezd, diğer İran şehirlerine göre daha muhafazakar bir şehir. Özellikle kadınların örtünmesine daha fazla özen göstermeleri ve başörtüsünü dikkatli kullanmaları faydalı olacaktır. Yerel halkın yaşam tarzına saygı göstermek, deneyiminizi zenginleştirir.
- Tatlıları Deneyin: Hajk Halife Ali Rahbar gibi yerel fırınlardan Yezd‘in meşhur bademli tatlılarını ve diğer geleneksel lezzetlerini mutlaka tadın. Yanında geleneksel **İran** çayıyla harika gidiyor!
- Kanat Sistemini Anlayın: Su Müzesi‘ni ziyaret ederek kanat (qanat) sisteminin çöl ikliminde hayatta kalma mücadelesindeki önemini kavrayın. Bu, şehrin ruhunu anlamak için kilit bir detay.
- Akşam Pikniğine Katılın: Akşam serinliğinde Emir Çakmak Meydanı‘nda yerel halkın yaptığı gibi siz de küçük bir piknik yapın. Şehrin yerel yaşamına karışmanın ve günlük hayatın bir parçası olmanın en güzel yollarından biri!
Yezd, sadece bir şehir değil, aynı zamanda Zerdüştlük‘ün kadim bilgeliğini, İran‘ın çöl ruhunu ve insan dehasını bir arada sunan eşsiz bir deneyim. Bu İran Yezd Gezi Rehberi umarım size bu çöl melikesini keşfetme ilhamı vermiştir.
Siz Yezd hakkında neler düşünüyorsunuz? Daha önce ziyaret ettiniz mi, yoksa benim gibi bu eşsiz şehri keşfetmeyi mi hayal ediyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
