Urla Enginar Festivali’nde Bir Gün: Lezzet, Sanat ve Tarih Bir Arada
Merhaba maceraperest dostlarım! Ben Ceren Gezgin. Bu kez rotamı Ege’nin incisi, o kendine has ruhuyla insanı sarıp sarmalayan Urla’ya çevirdim. Ama bu sıradan bir Urla gezisi değildi. Kalbimi, midemi ve ruhumu doyuran, onuncu yılını kutlayan o meşhur Urla Enginar Festivali‘ne katıldım. Bereketli toprakların en şifalı armağanı olan enginarın bir ilçeyi nasıl bir şölen alanına dönüştürdüğüne kendi gözlerimle şahit oldum. Gelin, sizi de bu lezzet ve kültür şöleninin tam ortasına ışınlayayım!
Atatürk Meydanı: Festivalin Rengarenk Kalbi Nerede Atıyor?
Urla’nın merkezindeki Atatürk Meydanı’na adım attığım an, beni rengarenk bahar çiçekleri ve havayı dolduran o tatlı telaşın enerjisi karşıladı. Burası, festivalin adeta atan kalbiydi. Bir yanda tarladan yeni toplanmış, tazelikleriyle göz kamaştıran sakız enginarları, diğer yanda ise Urlalı kadınların maharetli ellerinden çıkmış inanılmaz enginar lezzetleri… Seçim yapmak ne kadar zor, anlatamam!
Tezgahlarda enginarın her halini bulmak mümkündü. İsterseniz yapraklı halini alıp evde kendiniz ayıklayabilir, isterseniz de bu zahmetli işi ustalara bırakıp vakumlanmış tertemiz enginar çanaklarından alabilirdiniz. Ben pratikliği seçenlerden oldum tabii ki! Sonra asıl cümbüşün yaşandığı yemek tezgahlarına daldım. Zeytinyağlı baklalı enginar ve enginar dolması benim için tanıdık lezzetlerdi ama enginarlı tatlıdan enginarlı böreğe, salatalardan mezelere kadar uzanan o yaratıcı tarifler karşısında hayranlığımı gizleyemedim.
Tıpkı mitolojide Zeus’un öfkeyle enginara dönüştürdüğü güzeller güzeli Cynara gibi, bu sebzenin de dışı sert ama içinde ne kadar yumuşak ve değerli bir kalp sakladığını festivalde bir kez daha anladım. O dikenli yaprakların ardındaki lezzete ulaşmak için harcanan her emek, kesinlikle buna değiyor.
Tarihin ve Felsefenin İzinde: Anaksagoras’tan Malgaca Pazarı’na
Karnımı biraz doyurduktan sonra kalabalığı takip ederek Malgaca Pazarı’na doğru keyifli bir yürüyüşe çıktım. Yol üzerinde, elinde bir enginarla tüm heybetiyle duran Urlalı filozof Anaksagoras’ın heykeliyle selamlaştım. M.Ö. 500’lerde yaşamış bu büyük bilim insanının, festival boyunca elinde kendi topraklarının en değerli ürününü tutması ne kadar anlamlı bir detay!
Tarihi dokusuyla büyüleyen Malgaca Pazarı’nın sevimli restoran ve kafeleri, festival coşkusunu daha sakin bir atmosferde yaşamak isteyenlerle doluydu. Ben de bu lezzet yolculuğunu taçlandırmak için Urla’nın köklü restoranlarından Beğendik Abi’de bir masa kapmayı başardım. Farklı tariflerle hazırlanmış zeytinyağlı enginarlar ve hayatımda yediğim en ilginç tatlılardan biri olan enginar tatlısı, bu gastronomi maceramın zirve noktası oldu diyebilirim.
Sanat Sokağı’nda Akşam Sefası ve Müzik Dolu Anlar
Güneş yavaş yavaş batarken, kendimi Arnavut kaldırımlı, tarihi cumbalı evleriyle ünlü Sanat Sokağı’na attım. Sokağın her köşesinden buram buram sanat ve tarih fışkırıyordu. Seramik atölyeleri, antika dükkanları ve tasarım mağazaları arasında kaybolurken, bir yandan da sokak müzisyenlerinin naif melodileri ruhumu dinlendiriyordu. Bizbize Aile Çay Evi Gazozcusu’nda içtiğim lezzetli bir kahveyle enerjimi tazeledikten sonra akşamın sürprizine doğru yola koyuldum.
Hava karardığında Atatürk Meydanı bambaşka bir kimliğe bürünmüştü. On yıl önce ilk festivalde sahne alan efsanevi grup Yeni Türkü, onuncu yıl şerefine yine Urlalılarla buluşuyordu! Meydanı dolduran binlerce insanla birlikte, grubun unutulmaz şarkılarına eşlik etmek inanılmaz bir deneyimdi. Bu sadece bir konser değil, bir vefa ve kutlama gecesiydi.
Ceren’den Urla Enginar Festivali İpuçları
Eğer seneye bu harika festivali deneyimlemeyi düşünüyorsanız, size birkaç küçük tavsiyem var:
- Farklı Lezzetlere Açık Olun: Klasiklerin dışına çıkmaktan korkmayın! Enginarlı dondurma, enginarlı mücver veya enginarlı tatlı gibi daha önce hiç denemediğiniz lezzetleri tatmak için en doğru yerdesiniz.
- Enginar Alışverişi: Tarladan yeni gelmiş taze enginarlar harika, ama ayıklaması zahmetli olabilir. Zaman kazanmak için, Urlalı kadınların özenle temizleyip vakumladığı enginar kalplerinden veya çanaklarından alın. Hem pratik hem de yerel üreticiye destek olursunuz.
- Zamanlamanızı İyi Ayarlayın: Festival çok kalabalık oluyor. Özellikle workshop’lara ve şeflerin sunumlarına katılmak istiyorsanız, programı önceden inceleyin ve etkinlik alanına biraz erken gidin. Akşam konserleri için de yer kapmakta fayda var!
Urla, enginarıyla, sanatıyla, sıcacık insanıyla kalbimde çok özel bir yer edindi. Bu festival, sadece bir sebzeyi değil; bir kültürü, emeği, sanatı ve bir araya gelmenin güzelliğini kutluyor. Siz de bu eşsiz deneyimi yaşamak için bir sonraki baharı ajandanıza şimdiden not edin!
Peki, sizin Urla’da veya başka bir gastronomi festivalinde unutamadığınız bir anınız var mı? Yorumlarda buluşalım!


 
					 
				 
				 
				 
				 
				