Merhaba sevgili gezginler! Ben Ceren Gezgin, rotamı bu kez Bursa‘nın kalbindeki, adeta bir zaman tünelinden fırlamışçasına günümüze ulaşan, UNESCO Dünya Mirası listesindeki o eşsiz köye çevirdim: Cumalıkızık!
Her köşe başında ayrı bir hikaye fısıldayan, 1300’lü yıllara uzanan köklü tarihiyle Osmanlı köyü ruhunu iliklerinize kadar hissedeceğiniz bir yer burası. Hazır mısınız, benimle birlikte bu masalsı köyün daracık sokaklarında kaybolmaya?
Cumalıkızık’ın Büyülü Tarihi: Neden Bir ‘Kızık’ Köyü?
Uludağ’ın eteklerinde kurulmuş bu özel coğrafyada, Osmanlı döneminde vadiler arasına serpiştirilmiş köylere ‘Kızık köy’ adı verilirmiş. İşte Cumalıkızık da, günümüze kadar varlığını koruyabilmiş o beş Kızık köyünden biri.
Peki, adını nereden almış bu şirin köy? Rivayete göre, diğer Kızık köylerinin sakinleri cuma namazları için burada toplanırmış. Böylece, o bereketli ve toplanma günü olan cuma ile ‘Kızık’ isminin birleşmesiyle Cumalıkızık adını almıştır. Değirmenlikızık, Derekızık, Fidyekızık ve Hamamlıkızık ise diğer kardeş köyler.
Zamana Meydan Okuyan Taş Sokaklar ve Tarihi Evler
Köye adım attığım an, asırlık ağaçların gölgelendirdiği geniş bir meydan karşılıyor beni. Mis gibi toprak ve ahşap kokusu havaya karışmış durumda. Meydanın iki yanında, köyün el emeği göz nuru ürünlerini sergileyen rengarenk tezgahlar sıralanmış, adeta bir açık hava müzesini andırıyor.
Meydanı geçtikten sonra, Cumalıkızık‘ın kalbine doğru ilerliyorum. Burada beni ne mi bekliyor? Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini sunan, kerpiç, moloz taş ve ahşaptan inşa edilmiş, cumbalı, kafes pencereli tarihi evler! Genellikle iki, bazen üç katlı bu evlerin avlularına geniş kapılardan giriliyor. İlginçtir ki, zemin katlarda ya çok az pencere var ya da hiç yok; adeta kendilerini dış dünyadan gizliyor gibiler.
Ayaklarımın altında hissedilen taş döşeli daracık sokaklar, beni geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Her bir taş, yüzlerce yılın hikayesini fısıldıyor kulağıma. Bu otantik atmosfer, beni neden bu köyde birçok tarihi dizi ve filmin çekildiğini düşündürüyor. “Kuruluş”, “Kurtuluş” ve popüler “Kınalı Kar” dizileri gibi yapımlar, Cumalıkızık‘ın ününü taçlandırmış ve tanıtımına büyük katkı sağlamış. Köylüler de bu durumu çok güzel değerlendirmişler.
Cumalıkızık’ın Renkli Yüzü: Lezzetler ve El Sanatları
Cumalıkızık, hala yaklaşık 250 hanenin yaşadığı canlı bir Osmanlı köyü. Bazı tarihi evler özenle restore edilerek butik pansiyonlara, şirin restoranlara dönüştürülmüş. Bazıları ise zamana meydan okuyarak orijinal hallerini koruyor; bu haliyle bile köyün ruhunu hissetmek inanılmaz bir duygu.
Köydeki belediye tarafından restore edilen örnek bir Osmanlı evini gezme fırsatı buldum. Düşük bir ücret karşılığında geçmişin yaşam izlerini sürebiliyorsunuz. Yatak odası olarak düzenlenmiş iki odayı görünce aklıma takıldı: Acaba o dönemde Türk evlerinde, hele de kalabalık ailelerde odalar bu kadar spesifik miydi, yoksa çok amaçlı mı kullanılırdı? Belki de bu, dönemin zengin konaklarının bir özelliğiydi, kim bilir! Avlusu ise, bir şeyler içip soluklanmak için harika bir köşeye dönüşmüş.
Köyün her yerinde, tezgahlar dolusu yerel lezzetler ve el yapımı hediyelik eşyalar beni cezbediyor. Özellikle ahududu reçeli, Cumalıkızık‘ın alametifarikası! Her yıl düzenlenen Ahududu Festivali de bunun bir kanıtı. Minik ve tarihi cami de, köyün mimarisine yakışır sadeliği ve güzelliğiyle dikkat çekiyor.
Ceren’den Gezi İpuçları: Cumalıkızık Deneyiminizi Zenginleştirin!
- Hafta içi Ziyaret Edin: Eğer benim gibi sakinliği ve köy yaşamının otantikliğini daha derinden hissetmek isterseniz, hafta sonu kaçamağı yerine hafta içi gelmeyi tercih edin. Böylece sokaklar daha boş olur ve fotoğraf çekmek için de harika fırsatlar yakalarsınız.
- Yerel Lezzetleri Tadın: Meydandaki gözlemeci teyzelerin elinden çıkan sıcacık gözlemelerden, özellikle ahududu reçelinden ve diğer köy ürünlerinden mutlaka tadın. Bu, köy ekonomisine de destek olmanın en keyifli yolu!
- Ara Sokaklara Dalın: Ana meydan ve popüler caddeler dışında, köyün daha az bilinen, restore edilmemiş tarihi evlerin olduğu ara sokaklarına mutlaka girin. Buralarda Cumalıkızık‘ın gerçek ruhunu daha iyi yakalayabilirsiniz.
Cumalıkızık: Bir Keşif ve Düşünce Yolculuğu
Bu Osmanlı köyünü bizzat deneyimlemek, beni gerçekten çok mutlu etti. Tarihi dokusu ve Osmanlı sivil mimarisinin bu kadar iyi korunmuş olması, beni etkileyen en önemli noktalardan biriydi. Cumalıkızık sadece tarihiyle değil, aynı zamanda yemyeşil doğasıyla da huzur veren bir yer. Bursa‘dan dolmuşlarla sadece yarım saatte ulaşım sağlamak da cabası; hafta sonu kaçamağı ya da kültürel gezi rotanıza rahatlıkla ekleyebilirsiniz.
Ancak, son yıllarda artan popülaritesi ve yoğun ziyaretçi akını, bende karmaşık duygular yarattı. Bir yandan köy ekonomisine büyük katkı sağladığını görmek güzel; kadınlar gözlemeler yapıyor, tezgahlarında ürünlerini satıyor. Diğer yandan, özellikle hafta sonları, köyün adeta bir film platosuna dönüştüğünü hissedebiliyorsunuz. Çok fazla sayıda hediyelik eşya tezgahı ve yeme içme mekanı, bazen otantik köy yaşamından uzaklaşıldığı hissini uyandırabiliyor.
Bence Cumalıkızık gibi özel bir UNESCO Dünya Mirası alanının, bu dengeyi korumak adına restoran ve tezgah sayıları konusunda daha düzenli bir denetim ve planlamaya ihtiyacı var. Zira, gelecek nesillere bu eşsiz mirası, otantik ruhunu kaybetmeden aktarmak hepimizin sorumluluğu.
Yine de, Cumalıkızık, tarihi atmosferi, yerel lezzetleri ve doğal güzellikleriyle kesinlikle ziyaret edilmesi gereken bir yer. Benimle bu eşsiz Osmanlı köyüne yapılan sanal yolculuğu umarım siz de keyif almışsınızdır. Peki, siz Cumalıkızık‘ı ziyaret ettiniz mi? Deneyimlerinizi ve favori köşelerinizi benimle yorumlarda paylaşmayı unutmayın. Ya da belki de bu yazıyı okuduktan sonra rotanızı hemen buraya çevireceksinizdir?
