Dublin Gezi Rehberi: Edebiyatın ve Keyfin Başkenti İrlanda’dan Notlar
Ah İrlanda! O yeşilin binbir tonu, o filmlerdeki mistik atmosfer, o kitapların satır aralarına gizlenmiş derinlik… Benim için bu ada ülkesi her zaman özel bir yere sahip olmuştur. Sinemanın, edebiyatın ve müziğin ruhuma işlediği bu coğrafya, uzun süredir içimde birikmiş bir keşfetme arzusuydu. Sonunda, Dublin gezi rehberi notlarımı sizinle paylaşacağım bu maceraya atılma vakti gelmişti!
Londra dönüş biletimi Dublin üzerinden ayarladığımda, bu seyahatin biraz meşakkatli olacağını hissetmiştim. Uçuş saati değişiklikleri, son anda iptal olan bir Air France uçuşu ve benim o meşhur dalgınlığımla aldığım yanlış tarihli bilet… Ama tüm bu aksiliklere rağmen, Londra’ya zamanında ulaşıp ardından Ryanair ile İrlanda‘ya geçmek, gerçek bir zaferdi! Unutmadan, İngiltere vizeniz varsa, öncesinde İngiltere’ye giriş yapmanız koşuluyla İrlanda’da da geçerli sayılıyor, bu önemli bir seyahat ipucu.
Dublin’e Ulaşım ve İlk İzlenimler: Bir Macera Başlıyor!
Dublin, İstanbul’dan direkt uçuşlarla ya da aktarmalı seferlerle kolayca ulaşılabilir bir yer. Biz Londra’dan uygun fiyatlı bir Ryanair uçuşuyla gelmiştik. Ama asıl macera, Dublin Havalimanı’na inişimizle başladı.
Havalimanından Şehir Merkezine: Beklenmedik Bir Komedi
Havalimanı şehir merkezinden yaklaşık 10 km uzakta. Metro olmaması ve otobüslerin geç saatlerde seyrek çalışması, ulaşımı biraz zorlaştırıyor. Eğer yalnız değilseniz, taksi 24-30 Euro civarında olduğu için iyi bir seçenek. Bizim başımıza gelen ise tam bir komediydi!
Geç saatte indik, pasaport kuyruğu da uzayınca vakit epey ilerledi. Otobüs durağında “şehir merkezi” yazısını görünce, gelen tıklım tıklım otobüse atladık. Şoför alfabenin harflerini söyleyip insanları indirmeye başlayınca anladık ki, biz koca havalimanının otopark servisindeymişiz! Kilometrelerce uzanan otopark alanında ring atıp başladığımız yere dönmek, gecenin bir yarısı bize inanılmaz keyifli bir anı yaşattı. Sonunda, yakındaki taksilere yöneldik. Neşeli bir kadın taksi şoförünün “Kayboldunuz mu kızlar?” sorusuyla başlayan keyifli sohbetimiz eşliğinde otelimize ulaştık. Gecenin birinde bu sıcak karşılaşma, günün en güzel sürpriziydi!
Şehir içinde ise ulaşım, çift katlı sarı otobüsler ve tramvaylarla sağlanıyor. Bazı uzak mesafelerde ise ‘DART’ adı verilen raylı sistem kullanılıyor. Ancak benim favorim, her zamanki gibi yürüyerek keşfetmek oldu.
Konaklama ve Dublin’in Tarihi Dokusu: Nereden Başlamalı?
Dublin, oldukça popüler ve pahalı bir destinasyon, bu yüzden konaklama rezervasyonunu aylar öncesinden yapmakta fayda var. Biz merkezi bir konumda, North Georges Caddesi’ndeki MEC Hostel’de kaldık. Kişi başı kahvaltı dahil 4 gece için 145 Euro ödedik ki bu, Dublin standartlarında uygun bir fiyattı.
Edebiyatın Kalbi Dublin: Yazarların İzinde Bir Gezi
İrlanda‘nın MÖ 6. yüzyıla, Keltler’e uzanan zengin bir geçmişi var. Ancak şehir anlamında ilk yerleşim yeri, 795’ten itibaren adayı istila eden Vikingler tarafından kurulan Dubh Linn (Kara Gölcük) olmuş. Ardından Anglo-Norman istilası ve yüzyıllar süren İngiliz hakimiyeti… Bu uzun ve çetin mücadeleler, İrlanda’nın bağımsızlık ruhunu ve direnişini şekillendirmiş.
Özellikle 1916 Paskalya Ayaklanması gibi olaylar, İrlandalılar için tam bağımsızlık arzusunu alevlendirmiş. 1922’de İrlanda Cumhuriyeti kurulmuş olsa da, Kuzey İrlanda’nın Birleşik Krallık’a bağlı kalması, adada uzun yıllar sürecek gerilimli bir dönemin de başlangıcı olmuştu. Tüm bu tarihi çalkantılara rağmen, Dublin‘in bir Edebiyat Başkenti olarak parlaması beni her zaman büyülemiştir.
Şehirde adeta her taşın altında bir hikaye, her köşe başında bir yazarın izi var. UNESCO tarafından “Edebiyat Kenti” seçilen bu özel coğrafya, Thomas Moore, Bram Stoker, Jonathan Swift, Oscar Wilde, W. B. Yeats, James Joyce ve Samuel Beckett gibi uluslararası üne sahip birçok büyük yazarı dünyaya kazandırmış. Değişken ve kasvetli havasından mı, tarihindeki çalkantılardan mı, yoksa sadece suyundan mı bilinmez, bu kadar çok yazarın buradan çıkması tam bir gizem!
Dublin’in En Güzel Gezilecek Yerleri: Bir Yürüyüş Rotası
Dublin‘i keşfetmenin en güzel yolu yürümek. Zaten İrlandalılar da bu konuda çok sıcakkanlı ve yardımsever. Yürüyüş turuna yetişemeyince, kendimiz rotamızı çizdik ve her gün caddelerde kaybolduk. İşte benim favori Dublin gezilecek yerler listem:
O’Connell Caddesi ve Çevresi: Dublin’in Kalbinde Tarihi Bir Yürüyüş
- The General Post Office (Postane Binası): O’Connell Caddesi’nin bu geniş refüjü, 1916 Paskalya Ayaklanması’nda bağımsızlık bildirgelerinin okunduğu tarihi Postane binasıyla adeta bir açık hava müzesi. İrlanda’nın özgürlük mücadelesinin sembollerinden biri.
- James Joyce Anıtı: Yaşamının çoğunu İrlanda dışında geçirse de eserlerinde vatanını anlatan James Joyce’un anıtı, edebiyatseverler için önemli bir durak.
- O’Connell Köprüsü ve Ha’penny Köprüsü: Şehri kuzey ve güney olarak ikiye ayıran Liffey Nehri üzerindeki bu köprüler, sadece ulaşım için değil, fotoğraf çekmek için de harika noktalar. Özellikle eski bir geçiş ücreti anısına adını alan Ha’penny Köprüsü, şirinliğiyle dikkat çekiyor.
Dublin’in Kültürel ve Lezzet Durakları: Neler Yapmalı?
- Christ Church Cathedral (Giriş 7 Euro): Dublin’in en eski yapılarından bu katedral, 1030 yılında kurulmuş ve şehrin köklü tarihini yansıtıyor.
- Dublinia: Orta Çağ ve Viking dönemindeki Dublin’i interaktif bir şekilde deneyimlemek isteyenler için harika bir müze, özellikle gençler ve çocuklar bayılacaktır.
- Guinness Store House (Giriş 25 Euro): Dublin gezilecek yerler listesinin olmazsa olmazı! Yedi katlı bu tarihi binada, 1759’a uzanan Guinness birasının tarihçesini ve üretim sürecini etkileyici sunumlarla öğrenmek, ardından Gravity Bar’da panoramik şehir manzarası eşliğinde taze bir Guinness içmek paha biçilmez. Dublin pubları kültürünün ilham kaynağı bile Guinness diyebiliriz!
- Saint Patrick’s Cathedral (Giriş 7 Euro): İrlanda’nın koruyucu azizi St. Patrick anısına 1225’te inşa edilen bu Gotik katedral, adeta bir tarih müzesi gibi. İçinde birçok anıt, mozole ve hatta Jonathan Swift’in mezarı bulunuyor.
- Dublin Castle (Giriş 7-10 Euro): Viking yerleşim yeri üzerine 13. yüzyılda inşa edilen kale, uzun yıllar İngiliz yönetiminin merkezi olmuş. Günümüzde önemli devlet etkinliklerine ev sahipliği yapıyor.
- Trinity College: İrlanda’nın ilk üniversitesi ve bir Edebiyat Başkenti için adeta bir kütüphane cenneti! 9. yüzyıldan kalma ünlü el yazması Book of Kells‘e ev sahipliği yapıyor. Bu köklü kurumun bahçelerinde dolaşmak, öğrencilik yıllarınıza geri dönmek gibiydi benim için.
- Molly Malone Heykeli: “El arabalı fahişe” olarak da bilinen bu heykel, aslında ünlü bir İrlanda şarkısını anlatan eğlenceli bir sembol. Bazı Dublinliler beğenmese de, Molly Malone turistlerin ilgi odağı olmaya devam ediyor.
Dublin Pubları ve Sosyal Yaşam: Temple Bar Deneyimi
- Temple Bar: İrlanda pubları dünya çapında ünlüdür. Sosyal yaşamın kalbi olan publar, Dublin‘de her köşe başında karşınıza çıkar. Özellikle Temple Bar bölgesi, geleneksel İrlanda müziği eşliğinde eğlenmek için harika bir yer. Kalabalık ama sıcacık bir atmosferi var. Ve evet, Guinness Rekorlar Kitabı’nın ilham kaynağı da yine publardaki İrlandalıların bitmek bilmeyen tartışmalarıymış!
- Grafton Caddesi: Ünlü markaların mağazaları ve hareketli sokak müzisyenleriyle dolu, Dublin‘in en popüler alışveriş caddesi. U2’dan Bono gibi birçok müzisyenin çıkış yaptığı yer olarak da biliniyor.
- St. Stephen’s Green: Grafton Caddesi’nin sonunda yer alan bu tarihi park, şehrin merkezindeki en eski yeşil alanlardan biri. Sakin bir mola vermek için ideal.
Dublin’in Farklı Yüzleri: Nehir Kıyısında Sanat ve Anıtlar
- Samuel Beckett Köprüsü: Liffey Nehri üzerinde, İrlanda’nın sembolü arp şeklinde tasarlanmış bu modern köprü, ünlü yazar Samuel Beckett’in adını taşıyor.
- Famine Memorial: 1845’teki büyük Patates Kıtlığı döneminde İrlanda’dan göç etmek zorunda kalan insanların anısına yapılmış etkileyici bronz heykeller. Bu anıt, ülkenin acı dolu tarihini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun bu kıtlık döneminde İrlanda’ya uzattığı yardım eli de, burada öğrendiğim en dokunaklı bilgilerden biriydi.
Ceren’den Gezi İpuçları: Dublin Deneyiminizi Kusursuzlaştırın
Dublin, gerçekten de her köşesi keşfe değer bir şehir. İşte benim size, bu Edebiyat Başkenti deneyiminizi daha keyifli hale getirecek kişisel seyahat ipuçları:
- Erken Rezervasyon Hayat Kurtarır: Dublin‘in popülaritesi ve yüksek sezonda artan fiyatlar göz önüne alındığında, uçak biletinizi ve konaklamanızı mümkün olduğunca erken ayarlayın. Özellikle uygun fiyatlı yerler hızla tükeniyor.
- Havalimanı Transferine Dikkat: Eğer geç saatte inecekseniz, havalimanından şehir merkezine direkt otobüs bulmak zor olabilir. Benim gibi otopark servisine binmemek için Aircoach gibi özel transfer hizmetlerini veya taksiyi tercih edin.
- Şehri Yürüyerek Keşfedin: Şehir merkezi oldukça kompakt ve gezilecek yerler birbirine yakın. Rahat ayakkabılarınızı giyin ve sokaklarda kaybolmaktan çekinmeyin. Zaten yürürken bile tarihe ve kültüre doyacaksınız.
- Yerel Pub Kültürünü Deneyimleyin: Temple Bar turistler için harika olsa da, daha otantik bir deneyim için yerel halkın gittiği, daha küçük Dublin publarını keşfetmeye çalışın. Canlı İrlanda müziği dinlemek için en iyi yerler oralardır.
- İngiltere Vizesi Avantajı: Eğer İngiltere vizeniz varsa ve öncesinde İngiltere’ye giriş yaptıysanız, İrlanda’ya ayrı bir vize almanıza gerek kalmaz. Bu, seyahat planlamanıza büyük kolaylık sağlayacaktır!
Yeme İçme ve Alışveriş: Dublin’de Neler Var?
Dublin, yeme içme konusunda her bütçeye uygun birçok seçenek sunuyor. Biz Fish & Chips (yaklaşık 13 Euro) ve Grafton Caddesi yakınlarındaki bir Macar restoranında lezzetli bir burger (8,75 Euro) denedik. Tabii ki biralar, publarda 5,75 – 6,95 Euro arasında değişiyor.
Alışveriş için Temple Bar Trading Company veya Carrolt’s mağazalar zincirinde sevimli hatıra eşyaları bulabilirsiniz. Merrion Square’ye çıkan Clare Caddesi üzerinde ise geleneksel el işi örme kıyafetler satan butikler var, ama fiyatlar biraz tuzlu olabilir!
Son Söz: Dublin’e Veda, Ama Kalbim Orada Kaldı!
Bazı şehirler vardır, insan anlatmaya doymaz ya; Dublin de benim için tam olarak öyle oldu. Üç gün boyunca şehrin sokaklarını adım adım gezmemize rağmen, görmeye can attığım bazı yerlere ne yazık ki vakit bulamadık. Mesela, Kilmainham Gaol Müzesi, devasa Phoenix Parkı veya James Joyce Müzesi gibi… Ama bu, bir dahaki sefere gelmek için bir bahane oldu bile!
Kitaplarda tasvir edilen kasvetli şehir silüetinin aksine, Dublin beni tüm içtenliğiyle sıcacık sarmalayan, hayat dolu bir şehirle karşılaştırdı. Bu İrlanda gezisi sonrasında içimdeki İrlandalı iyice coştu ve diğer şehirlerini de keşfetme isteğiyle dolup taştım. Siz de bu Edebiyat Başkenti‘ni deneyimlediniz mi? Yoksa listenize mi aldınız? Yorumlarda benimle paylaşmayı unutmayın!
İrlanda’yı Yakından Tanımak İsteyenlere Film ve Kitap Önerileri:
Eğer İrlanda‘nın ruhunu daha derinden hissetmek isterseniz, işte size birkaç öneri:
- Kitaplar:
- Dublinliler – James Joyce
- İrlanda Güncesi – Heinrich Böll
- Dört Dublinli – Richard Ellmann
- Dublinesk – Enrique Vila-Matas (Edebiyat severler için daha derin bir okuma.)
- Filmler:
- In The Name Of The Father (Babam İçin)
- Michael Collins (Özgürlüğün Bedeli)
- Bloody Sunday (Kanlı Pazar)
- The Wind That Shakes The Barley (Özgürlük Rüzgarı)
- Ryan’s Daughter (İrlandalı Kız)
