Merhaba sevgili maceraperestler! Ben Ceren Gezgin. Bugün sizi, Akdeniz’in o eşsiz mavisinden içeri süzülen, bambaşka bir dünyaya davet etmek istiyorum: Gilindere (Aynalı Göl) Mağarası!
Mersin’in incisi Aydıncık ilçesine sadece 7,5 kilometre uzaklıkta, denizin kıyısında adeta bir inci gibi parlayan bu doğa harikası, beni ilk gördüğüm andan itibaren kendine hayran bıraktı. Burası sadece bir mağara değil, 30 milyon yıllık bir sanat eseri, doğanın sabrının ve gücünün somut bir kanıtı!
Kirpi Peşinde Başlayan Bir Keşif Hikayesi: Gilindere Mağarası Nasıl Bulundu?
Gilindere Mağarası’nın hikayesi bile başlı başına bir macera filmi gibi. Düşünsenize, 1999 yılında iki çoban, kayıp bir kirpinin peşinden koşarken bu gizemli geçidi keşfediyor! Kirpi, onları yüzyıllardır saklı kalmış, büyüleyici bir dünyaya götürüyor.
Temmuz 2014’e gelindiğinde ise mağara, biz gezginlerin de bu sırrı deneyimleyebilmesi için ziyarete açıldı. Denizden ulaşım mümkün olsa da, karadan yapılan giriş ve içerideki demir merdivenler sayesinde güvenli ve konforlu bir keşfe çıkabiliyorsunuz. Evet, tam 550 basamak var ama inanın, her bir adım sizi daha da büyüleyici bir manzaraya yaklaştırıyor!
Mağaranın Kalbindeki Saklı Hazineler: Sarkıtlar ve Dikitler Dünyası
Gilindere Mağarası, toplam 555 metrelik uzunluğuyla adeta yerin altında uzanan bir koridor gibi. Girişteki ana salondan sonra, irili ufaklı birçok salon ve oda, birbiri ardına sıralanıyor. İçeride yürürken kendimi başka bir boyuta geçmiş gibi hissettim. Mağaranın duvarlarındaki her çizgi, her kıvrım, her damla taş oluşumu adeta bir hikaye anlatıyor.
Burada görebileceğiniz damla taş oluşumları gerçekten inanılmazdı: incecik sarkıtlar tavandan sarkıyor, devasa dikitler yerden yükseliyor, yer yer sütunlar gökyüzüne uzanıyor… Duvarlarda perdenin inceliğinde akan taşlar, akma taşlar… Her biri, suyun ve zamanın mucizevi dansının birer eseri. Mağaranın içerisi öyle renkli ve farklıydı ki, adeta bir film platosunda hissediyorsunuz kendinizi!
Aynalı Göl’ün Büyüsü: Tatlı ve Tuzlu Suyun Dansı
Ve işte Gilindere (Aynalı Göl) Mağarası‘nın asıl sürprizi, son bölümde sizi bekleyen o eşsiz göl! Genişliği 18 ila 30 metre, uzunluğu ise tam 140 metreye ulaşan bu göl, derinliğiyle de şaşırtıyor; bazı noktalarda 47 metreye kadar iniyor.
Gölün yüzeyi o kadar parlak ki, mağaranın tavanını ve çevresindeki oluşumları kusursuz bir ayna gibi yansıtıyor. İşte bu yüzden buraya haklı olarak Aynalı Göl Mağarası deniyor! Daha da ilginci, bu göl denize açılmamasına rağmen suyu hem tatlı hem de tuzlu bir karışıma sahip. Bu doğal mucize karşısında nutkum tutuldu desem yeridir.
Ceren’den Gezi İpuçları
- Nem Hazırlığı: Mağara içerisi oldukça nemli. Benim gibi fotoğraf çekmeyi sevenler için terlemeye karşı yanınızda mutlaka yedek bir tişört veya hafif bir üst bulundurun.
- Su ve Atıştırmalık: 550 basamaklık iniş ve çıkış biraz efor gerektirebilir. Yanınıza küçük bir su şişesi ve enerji verecek atıştırmalıklar almayı unutmayın.
- Kamera Şarjı: Bu kadar doğal güzelliği ölümsüzleştirmek isteyeceksiniz! Telefonunuzun veya fotoğraf makinenizin şarjının tam olduğundan emin olun, her köşe Instagram’lık kareler sunuyor.
- Konforlu Ayakkabılar: Basamaklı ve yer yer ıslak zeminde rahat edebileceğiniz, kaymaz tabanlı spor ayakkabılar tercih edin.
Mağaranın ısısı mevsimlere göre çok fazla değişiklik göstermese de, içerideki nemden dolayı serin ve ferah bir ortam sizi bekliyor. Bu korunaklı doğal yapının içinde sadece biz insanlar değil, minik misafirler de yaşıyor: mağaranın sakinleri yarasalar da bu eşsiz ekosistemin bir parçası.
Gerçekten de, Gilindere (Aynalı Göl) Mağarası, Akdeniz kıyısında keşfedilmeyi bekleyen bir doğa harikası. Benim için unutulmaz bir deneyimdi ve yolunuz Mersin’e düşerse, bu büyüleyici mağarayı mutlaka gezi listenize eklemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
Bu mistik yolculuk hakkında sizin de merak ettikleriniz veya kendi deneyimleriniz varsa, yorumlarda benimle paylaşmayı unutmayın! Belki bir sonraki maceramızı birlikte planlarız, ne dersiniz?
