Merhaba sevgili gezgin ruhlar! Ceren Gezgin olarak, bugün sizi Marmara’nın en özel köşelerinden birine, zamanın durduğu, tarihin kokusunu iliklerinize kadar hissedeceğiniz bir beldeye ışınlıyorum: Tirilye! Bu mavi ve yeşilin dans ettiği, adeta bir kartpostaldan fırlamış gibi duran yere adım attığım an, kalbimi orada bırakacağımı anlamıştım. Hazır olun, Tirilye’nin sokaklarında keyifli bir yolculuğa çıkıyoruz!
Tirilye’nin Kalbi Neden Bu Kadar Çarpıyor? Tarihe Bir Bakış
Tirilye, yemyeşil vadilerin kucakladığı, masmavi Marmara Denizi kıyısında, tarihi M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanan yaşayan bir açık hava müzesi adeta. Burası, meşhur zeytinleriyle ve taptaze deniz ürünleri sunan restoranlarıyla her köşesinde bir hikaye saklıyor. Mudanya’ya sadece 12 km uzaklıkta olması da cabası; yarım saatte bir kalkan dolmuşlarla ulaşım çok kolay.
Peki, bu şirin belde adını nereden alıyor dersiniz? İki rivayet var. Birincisi, İznik Konsili’nde aforoz edilen üç din adamının (piskoposlar) buraya yerleşmesiyle, ‘üçlü din adamları’ anlamına gelen bir kelimeden türediği söylenir. Diğeri ise, bölgede bolca bulunan barbunun Latince’deki ‘kırmızı balık’ anlamına gelen Tirilye kelimesinden geldiği yönünde. Ben hangisine inanacağımı şaşırdım ama her ikisi de buranın zengin geçmişini yansıtıyor.
Bir dönem adı 1963’te Zeytinbağı olarak değiştirilmiş olsa da, 2011’de hak ettiği eski adına, Tirilye’ye geri dönmüş olması beni çok sevindirdi. Tirilye, mübadele öncesinde bir Rum köyüymüş. Mübadele ile Rum dostlarımız buradan ayrılırken, Yunanistan’da aynı isimle yeni bir Tirilye kurmuşlar. Bu detay bile buranın kültürel derinliğini gözler önüne seriyor.
Tirilye Mutfağı: Denizden Sofraya Taptaze Lezzetler!
Tirilye’ye ayak bastığım gibi, burnuma gelen deniz ve zeytin kokusu beni alıp götürdü. Özellikle balıklarının ününü duyduğum için, ilk işim deniz kenarındaki şirin balık lokantalarından birine atmak oldu kendimi. Birbirinden temiz mekanlar, güler yüzlü servis ve tabii ki o taptaze balıklar… Yanında çıtır çıtır bir porsiyon kalamarla, Marmara’nın lezzetini damaklarımda hissettim. Tirilye balık konusunda gerçekten iddialı, beni benden aldı diyebilirim!
Pazar günü ziyaret ederseniz, beldenin canlılığını daha net görebilirsiniz. Deniz kenarında ailece dolaşan Tirilye halkı, neşe içinde uçurtma uçuran çocuklar… Bu sıcak atmosferde kendimi evimde gibi hissettim. Sokaklarda dolaşırken köylü kadınlarla sohbet etmek için de mutlaka zaman ayırın; gülen yüzleriyle sizi hemen aralarına alıyorlar.
Tirilye’nin Gizemli Sokaklarında Tarihin İzini Sürün: Taş Mektep’ten Kemerli Kilise’ye
Karnımı doyurduktan sonra, Tirilye’nin dik ve Arnavut kaldırımlı sokaklarına doğru bir keşfe çıktım. Deniz kenarından yavaş yavaş tepeye doğru yürürken, ilk olarak sevimli bir hediyelik eşya dükkanına takıldım. Minik Tirilye hatıraları alıp yoluma devam ettim ve işte karşımda o meşhur tarihi Rum evleri!
- Rum Evleri: İki, üç katlı, pastel renkli, bir kısmı restore edilmiş bu evler adeta dile geliyor. Bazılarının kapılarının iki yanında pencere olması çok ilginç; eski zamanlarda kapıyı açmadan misafiri görmek için düşünülmüş olmalı.
- Zeytin İşlikleri: Tirilye, zeytin üretimi ve işlemeciliği ile ünlü bir belde. Sokak aralarında dolaşırken pek çok zeytin işleme yeri ve yağhane gördüm. Hatta tarihi bir işliğin önünde poz veren gelin ve damatla karşılaşınca dayanamadım, fotoğraf makinemle anı ölümsüzleştirdim. İlk başta şaşırsalar da, gülümsediler.
- Fatih Camii (Aya Todori Kilisesi): İlk durağım Fatih Camii oldu. Aslen 1560 yılında yapılmış bir Aya Todori Kilisesi olan bu yapı, daha sonra camiye çevrilmiş. Girişindeki Bizans sütun başlıkları ve 19 metrelik kubbesi büyüleyici. Caminin hemen bitişiğinde Yavuz Sultan Selim döneminden kalma bir hamam da bulunuyor. Avludaki tarihi çeşmenin üzerinde duran teknolojik ürünler ise biraz ‘garip’ bir kontrast oluşturuyordu, tarihi dokuyu modernle harmanlamak bazen komik olabiliyor.
- Taş Mektep: Tirilye’nin en görkemli yapılarından biri olan Taş Mektep, Sultan Abdülmecit döneminde, batılılaşma sürecinin bir simgesi olarak modern okul inşa etme amacıyla 1904’te başlamış ve 1909’da tamamlanmış. Kıbrıs Eski Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un da bu okuldan mezun olduğu söyleniyor. Mübadele sonrası yetimler için ‘Darü’l Eytam’ olarak hizmet veren, sonrasında yatılı bölge ve ortaokul olan bu binanın, bugün boş ve bakımsız halini görmek içimi acıttı. Böylesine değerli bir mirasın geleceği için umarım güzel adımlar atılır.
- Dündar Evi (Aziz Yuhanna Kilisesi): Taş Mektep’in hemen yakınında, kemerli kapısıyla dikkat çeken üç katlı bu bina, aslında eski bir Aziz Yuhanna Kilisesi. Mübadele sonrası özel mülke dönüşüp konut olarak kullanılması beni şaşırttı. Tarihi dokusu korunsa da, kilise kimliğinin kaybolması düşündürücü.
- Kemerli Kilise (Panagia Pontobasillissa): Duvarlarına tarihte ilk resim yapılan kilise olarak bilinen Panagia Pontobasillissa, diğer adıyla Kemerli Kilise de Tirilye’nin önemli duraklarından. Maalesef, burada da tarihi yapıların etrafında sergilenen çamaşırlar ve temizlik malzemeleri gibi manzaralarla karşılaştım. Halkımızın günlük yaşamıyla tarihi eserlerin iç içe geçişi bazen komik, bazen de biraz üzücü görüntüler yaratabiliyor.
Tirilye sokaklarında kaybolmakta keyif alırken, önüme çıkan sevimli bir hediyelik eşya dükkanının önündeki esnafa yolu sordum. Meğer dükkan sahibi, kendi el emeğiyle Tirilye’nin şirin bir haritasını çizip dışarı asmış! İşte bu yerel dokunuşlar, Bursa Tirilye gezisini unutulmaz kılıyor.
Tüm bu tarihi yapıları ve sokakları gezdikten sonra, tepeden Marmara Denizi’nin o turkuaz mavisini seyre dalmak paha biçilmez. Asırlık çınar ve çam ağaçları altında bir mola vermek isterseniz, son durağınız Çamlı Kahve olmalı. Manzaraya hakim bu tepede, hafif esintinin eşliğinde çayınızı yudumlamak, köy kadınlarının yaptığı taze gözlemelerden yemek harika bir deneyim. Pazar günleri kalabalık olabiliyor, servis biraz yavaş olsa da, denizin rengi tüm yorgunluğunuzu alıp götürüyor.
Ceren’den Tirilye Gezi İpuçları
- Ne Zaman Gitmeli?: Hafta sonları Tirilye oldukça kalabalık olabiliyor. Daha sakin bir deneyim için hafta içi gitmenizi öneririm. Ancak yerel hayatın canlılığını görmek isterseniz, pazar günleri de ayrı bir keyifli.
- Neler Denemeli?: Kesinlikle taze balık ve kalamar! Ayrıca Tirilye zeytinleri ve zeytinyağları meşhur, buradan almadan dönmeyin. Çamlı Kahve’de köy usulü gözleme yemeyi de unutmayın.
- Nasıl Gezmeli?: Tirilye’nin sokakları dar ve yokuşlu. Rahat yürüyüş ayakkabıları giyin ve fotoğraf makinenizi yanınıza almayı unutmayın. Her köşe başında sizi bekleyen bir kare mutlaka olacaktır!
- Konaklama: Günübirlik bir hafta sonu kaçamağı için ideal olsa da, bir gece konaklayarak gün batımını ve sabahın dinginliğini yakalamak farklı bir güzellik katabilir.
Tirilye gezi rehberi maceramızın sonuna gelirken, bu güzel ve şirin beldenin ruhunu anlattığımı umuyorum. Halkı aydınlık, güleryüzlü ve sakin… Mudanya’dan Tirilye’ye uzanan o virajlı yol bile başlı başına bir görsel şölen; yeşil ve mavi el ele size eşlik ediyor. Gelin, siz de bu eşsiz beldede bir gün geçirin ve tarihle, doğayla iç içe huzurlu bir zaman dilimine tanıklık edin!
Siz de Tirilye’yi ziyaret ettiniz mi? En sevdiğiniz köşesi neresiydi? Yorumlarda benimle paylaşmayı unutmayın. Yeni maceralarda görüşmek üzere!
