1. Anasayfa
  2. Keşfet

Venedik’in Saklı Cennetleri: Murano, Burano ve Torcello Adaları Gezi Rehberi

Venedik’in Saklı Cennetleri: Murano, Burano ve Torcello Adaları Gezi Rehberi
0

Ah, Venedik! Her köşesi ayrı bir büyü, her kanalı ayrı bir masal… Ama ben Ceren olarak, Venedik deneyimimi sadece Büyük Kanal ve San Marco Meydanı ile sınırlı bırakmayı sevmiyorum. Şehrin asıl ruhunu yakalamak için kendimi Venedik adalarının büyülü atmosferine bıraktım. Bu sefer rotamda, her biri kendine özgü bir hikaye anlatan Murano, Burano ve Torcello vardı. Kış mevsiminin serin rüzgarları yüzümü okşasa da, bu adaların sıcak ve samimi atmosferi içimi ısıttı. Eğer siz de benim gibi Venedik’in gizli hazinelerini keşfetmek isteyen bir gezginseniz, bu rehber tam size göre!

Lido gibi sahilleriyle ünlü bir adayı bu kez mevsimin getirdiği soğuklar yüzünden es geçmek zorunda kalsam da, aklım hep Thomas Mann’ın o hüzünlü Venedik’te Ölüm romanının geçtiği sokaklarda kaldı. Olsun, belki bir başka bahara! Bu seferki maceramda, klasik gezgin rotasını takip ederek Venedik’in en özel üç incisi olan Murano, Burano ve Torcello’yu keşfettim.

Adalar Arası Yolculuk: Bir Vaporetto Macerası Nasıl Başlar?

Venedik’in kanallarında süzülmek, benim için seyahatin en keyifli anlarından biri. Murano, Burano ve Torcello’ya ulaşmak için birkaç seçeneğiniz var. İsterseniz Venedik’ten kalkan günübirlik turlara katılarak zahmetsiz bir yolculuk yapabilirsiniz. Özellikle Alilaguna’nın Santa Lucia Tren İstasyonu’ndan düzenlediği 5.5 saatlik turlar, pratik bir seçenek sunuyor. Ancak benim gibi rotasını kendi çizmek isteyenler için vaporettolar biçilmiş kaftan!

Murano’ya ulaşım: San Zaccaria durağından kalkan 4.1 veya 4.2 hatlarını tercih edebilirsiniz. 4.1 hattı Fondamente Nove yönünden yaklaşık 40 dakikada, 4.2 hattı ise Giudecca tarafından bir saat kadar süren bir yolculukla Murano’ya varıyor. Fondamente Nove’den 10 dakikada Murano Colonna durağına ulaşan 4.1 ve 4.2 hatları ile 13 numaralı vaporetto ile Faro durağına 10 dakikada gitmek de hızlı seçenekler arasında. Piazzale Roma ve Santa Lucia Tren İstasyonu’ndan kalkan 3 numaralı vaporetto da sizi 17 dakikada Murano Colonna’ya ulaştırıyor.

Burano’ya ulaşım: Fondamente Nove durağından 12 numaralı vaporetto ile yaklaşık 40 dakikada Burano’ya varabilirsiniz. Eğer Murano’daysanız, Faro durağından kalkan 12 numaralı vaporetto ile de kolayca geçiş yapabilirsiniz.

Torcello’ya ulaşım: Burano’dan 9 numaralı vaporetto ile Torcello’ya kısa sürede ulaşılabiliyor.

Vaporetto fiyatları Venedik’te biraz cep yakabiliyor, bu yüzden Venedik adalarını günübirlik ziyaret etmeyi planlıyorsanız, mutlaka bir günlük (veya ihtiyacınız olan süreye göre) vaporetto bileti almanızı öneririm. Bu, hem zamandan hem de paradan tasarruf etmenizi sağlayacaktır.

Murano: Camın Büyülü Dansı Nerede Başlıyor?

İlk durağımız, Venedik’e sadece 1.5 kilometre uzaklıkta, cam sanatı ile özdeşleşmiş Murano. Bu ada, birbirine köprülerle bağlı sekiz adacıktan oluşuyor ve yürüyerek keşfetmek için ideal. Venedik merkezindeki yangın riskleri ve duman nedeniyle cam üreticilerinin 1291 yılında buraya taşınmasıyla Murano, dünya çapında bir merkez haline gelmiş. Adeta camın sanata dönüştüğü bir yer burası!

Murano’nun kanalları boyunca yürürken, her köşede karşınıza çıkan cam atölyeleri ve rengarenk ürünlerle dolu şık dükkanlar beni büyüledi. Vetreria Artestica Colleoni, OMG, Alessandro Mandruzzato Fero Murano, Barovier & Toso gibi isimler, Murano’nun camcılık tarihinin ne kadar derinlere uzandığının kanıtı. Özellikle Pauly & C- Compagnia Venezia Murano, en eski üreticilerden biri olarak hala varlığını sürdürüyor.

Bazı atölyeler ziyaretçi kabul etmese de, şanslıysanız yolda cam üfleme sanatı gösterilerine denk gelebilirsiniz. Bu, camın nasıl şekillendiğini canlı izlemek için harika bir fırsat! Ada meydanındaki camdan yapılmış devasa Noel ağacı ise Murano’nun bu sanata ne kadar tutkuyla bağlı olduğunun en güzel örneklerinden biriydi.

Murano’da Camdan Fazlası: Tarih ve Mimari Harikalar

Murano’da sadece cam değil, aynı zamanda köklü bir tarih ve mimari de sizi bekliyor. Basilica dei Santa Maria San Donato, 12. yüzyıldan kalma muhteşem mozaik yollarıyla göz kamaştırıyor. Rivayete göre Aziz Donatus tarafından öldürülen bir canavarın kemiklerini barındırdığı söylenen bu kilise, oldukça etkileyici. İçinde Bellini’nin iki eserine ev sahipliği yapan Chiesa di San Pietro Martire ve 19. yüzyıl saat kulesiyle Campo Santo Stefano da mutlaka görülmeli.

Adanın en eski binalarından, şu an cam galerisi olarak kullanılan 1200’lerden kalma Chiesa di Santa Chiara‘nın hikayesi de çok ilginç. Hatta rivayete göre Casanova’nın aşıklarından birine de ev sahipliği yapmış. 12. ve 13. yüzyıl Gotik mimarisiyle dikkat çeken Palazzo da Mula da adanın geçmişine ışık tutuyor. Ancak Murano’da beni en çok etkileyen yer kesinlikle Museo del Vetro (Cam Müzesi) oldu.

Bir zamanlar Torcello Piskoposluğu’nun binası olan bu yapı, 1923’te müzeye dönüştürülmüş. Burada, camın MS 3. yüzyıldan günümüze uzanan serüvenine tanıklık ettim. Rönesans dönemindeki muhteşem Murano camlarından modern işlemeciliğe kadar nadide parçalarla dolu bu müze, adeta bir zaman tüneli. Özellikle 1470’lere tarihlenen Angelo Barovier yapımı mine süslemeli bir düğün kadehi, beni en çok büyüleyen eser oldu. Venediklilerin Suriye ile yakın ilişkileri sayesinde öğrendikleri cam ustalığı, zamanla doğuyu bile geride bırakarak dünya çapında bir üne kavuşmuş.

Burano: Renklerin ve Dantelin Şöleni Venedik’in Kalbinde

Murano’dan sonraki durağım, Venedik’ten 7 kilometre uzaklıkta, tam bir renk cümbüşü olan Burano’ydu. Dört adacıktan oluşan bu yerleşim, kanallar boyunca yan yana dizilmiş rengarenk evleriyle adeta bir kartpostaldan fırlamış gibi duruyor. Ağaç azlığını unutturan bu şen ve çekici manzara karşısında fotoğraf makinemi elimden düşüremedim!

Burano da Murano gibi Romalılar tarafından kurulmuş ve sonrasında Hunlardan kaçan Altınordalılar buraya yerleşmiş. Uzun yıllar Torcello’ya bağlı kalan ada, 16. yüzyılda kadınların elinden çıkan olağanüstü dantel sanatı sayesinde ün kazanmış. Dantel ticareti zamanla azalsa da, 1872’de kurulan dantel okulu sayesinde Burano eski parlak günlerine geri dönmüş.

Adanın en güzel yanı kesinlikle o göz alıcı renkteki evleri. Burada evinizi kafanıza göre boyayamazsınız; belediyeye başvurup size sunulan renk seçenekleri arasından tercih yapmak zorundasınız. Bu da adaya kendine özgü, kusursuz bir uyum ve canlılık katıyor.

Burano’da Dantel ve Ötesi: Görülecekler ve Lezzetler

Dantelin kalbi olan bir adada, Museo del Merletto (Dantel Müzesi)‘ni ziyaret etmeden olmazdı. Kasım-Mart ayları arasında 10.00-17.00, Nisan-Ekim ayları arasında ise 10.00-18.00 saatlerinde açık olan bu müze, dantelin inceliklerini ve tarihini gözler önüne seriyor. Kızlar, çeyiziniz için ilham arıyorsanız, Burano’ya mutlaka uğrayın; dantelle yapmadıkları şey kalmamış!

Adada ziyaret edilebilecek bir diğer önemli yer ise Chiesa San Martino. Kilisenin en değerli parçası, Giambattista Tiepolo’nun 1727 yapımı ‘Çarmıh’ tablosu. Burano’dayken yapmanız gereken bir diğer şey de, adanın meşhur S şeklindeki Essi kurabiyelerinden tatmak. Yan yana sıralanmış şirin kafe ve lokantalarda mola verip bu lezzetli kurabiyelerin tadına bakmayı unutmayın. Unutmayın, Burano’da otel bulunmuyor, bu yüzden gezinizi günübirlik olarak planlamanız en doğrusu.

Torcello: Venedik’in Doğduğu Topraklar ve Saklı Tarihi

Venedik adaları gezimin son durağı, neredeyse hiç yerleşimin olmamasına rağmen Venedik’in en eski yapılarına ev sahipliği yapan Torcello’ydu. Sadece bu bile Torcello’yu ziyaret etmeye değer kılıyor! Rivayete göre ilk yerleşim 452’de başlamış, ancak adanın tarihi çok daha eskilere, ana karadaki Roma kolonisi Altinuum ile birlikte yaşam izlerinin bulunduğu dönemlere dayanıyor.

5. yüzyılda oldukça kalabalık bir yerleşim yeri olan Torcello, Venedik şehrinin yükselişiyle birlikte eski ihtişamını kaybetmiş. Bugün yaklaşık 60 kişinin yaşadığı bu adada, ünlü Locanda Cipriani dışında konaklama seçeneği bulunmuyor. Adada sizi sadece eski parlak günlerin izlerini taşıyan Santa Maria Assunta Katedrali ve Santa Fosca Kilisesi karşılayacak.

Torcello’ya vardığınızda, iskeleden adanın içine doğru, kanal boyunca yaklaşık 2 kilometrelik bir yürüyüş sizi bekliyor. Bu yürüyüşü gezi planınıza dahil etmeyi unutmayın. Yol boyunca 15. yüzyıldan kalma gizemli Ponte del Diavolo (Şeytan Köprüsü) da mutlaka dikkatinizi çekecektir.

Torcello’nun Mücevherleri: Katedraller ve Attila’nın Tahtı

Torcello, diğer adalara göre tarihi süreçte apayrı bir öneme sahip. Attila’nın Hun akınlarından Germen saldırılarına, Lombard baskılarından Frank tehditlerine kadar pek çok tehlikeye karşı güvenli bir liman olmuş. Bizans ile olan bağlantıları, Torcello’nun önemli bir merkez haline gelmesini sağlamış. Hatta Altino Piskoposu bile bu adaya sığınmış ve adanın koruyucu azizi Heliodorus’un kalıntılarını buraya getirmiş. 10. yüzyılda Torcello, Venedik’ten bile daha parlak bir yerleşim yeriymiş.

Adanın gerçek mücevherleri olan Santa Maria Assunta Katedrali ile Santa Fosca Kilisesi, yan yana ve birbiriyle bağlantılı. Katedral 639’da yapılmış olsa da, mozaik dahil iç donanımlar 11. ve 12. yüzyıl Bizans işlemelerinden oluşuyor. Mermer vaiz kürsüsü 7. yüzyıldan kalma, ancak basilikanın bugünkü hali 1008’e tarihleniyor. Katedralin içinde beni en çok etkileyenler, Kıyamet Günü ve Apsis mozaikleri oldu. Sunağın altındaki Romanesk lahitte ise Aziz Heliodorus’un kalıntılarının olduğu rivayet ediliyor. Hemen yandaki Yunan Haçı formundaki Santa Fosca Kilisesi ise 11. ve 12. yüzyıla ait.

Basilica di Torcello‘ya giriş ücretli. Kilisenin yanındaki Palazzo dell’Archivio ve Palazzo del Consiglio’da kurulu Museo Provinciale Torcello‘da ise Torcello’nun parlak günlerine tanıklık etmiş sikkeden heykele birçok obje sergileniyor. Müze, pazartesileri hariç Mart-Ekim arası 10.30-17.30, Kasım-Mart arası 10.00-17.00 saatlerinde ziyaret edilebilir.

Torcello’da görmeye değer başka bir şey ise bahçede duran, hafif yıkık mermer bir koltuktu. Rivayete göre bu koltuk, efsanevi Hun Hanı Attila’nın tahtıymış. Bir dönem Roma İmparatorluğu’nu dize getiren o müthiş komutandan geriye sadece bu yarım yıkık tahtın kalması, tarihin ironik bir tecellisi gibiydi.

Ceren’den Gezi İpuçları: Venedik Adaları Maceranızı Renklendirin

  • Vaporetto Geçiş Kartınızı Alın: Venedik adalarını günübirlik ziyaret etmeyi planlıyorsanız, tek tek bilet almak yerine günlük veya daha uzun süreli bir vaporetto bileti almanız hem daha ekonomik hem de pratik olacaktır. Böylece adalar arasında rahatça geçiş yapabilirsiniz.
  • Murano’da Cam Sanatına Tanık Olun: Murano’da cam atölyelerinin birçoğu üretim alanlarını ziyaretçilere kapalı tutsa da, şansınızı deneyip küçük bir gösteri bulmaya çalışın. Bir cam ustasının sıcak camı ustalıkla şekillendirişini izlemek, gerçekten büyüleyici bir deneyim! Ayrıca, cam ürünleri satın alırken güvenilir dükkanlardan ve sertifikalı ürünlerden alışveriş yapmaya özen gösterin.
  • Burano’nun Renklerine Doyun: Burano, fotoğraf çekmek için harika bir yer. En güzel kareleri yakalamak için sabah erken saatlerde veya akşam üzeri, güneşin yumuşak ışıklarıyla adayı ziyaret etmeyi düşünebilirsiniz. Adanın meşhur Essi kurabiyelerinden tatmayı ve yerel kafelerde bir mola vermeyi unutmayın!
  • Torcello’da Rahat Ayakkabılar Giyin: Torcello’ya ulaştığınızda, iskeleden tarihi yapıların olduğu merkeze doğru yaklaşık 2 kilometrelik bir yürüyüş sizi bekliyor. Bu yüzden rahat yürüyüş ayakkabıları giymeniz, tarihi dokuyu keşfederken size büyük kolaylık sağlayacaktır.

Venedik, Murano, Burano ve Torcello… Her biri diğerinden farklı ama hepsi kendine has keyifli tatlar sunan bu Venedik adaları, bana unutulmaz bir deneyim yaşattı. Belki Venedik gezisinin önceliği olmayabilirler ama zamanınız varsa mutlaka gitmenizi şiddetle tavsiye ederim. Özellikle dönüş yolundaki o eşsiz Venedik manzarası için bile bu yolculuğa değer!

Siz de bu adaları ziyaret ettiniz mi? En çok hangi ada sizi etkiledi? Yorumlarınızı ve kendi ipuçlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın!

Merhaba! Ben Ceren Gezgin, dünyayı gezmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi seven biriyim.Soy adım gibi gerçekten gezginim. Çocukluğumdan beri gezmeyi ve keşfetmeyi çok seviyorum. İlk kez 18 yaşında yurt dışına çıktım ve o günden beri farklı ülkeleri gezmeye devam ediyorum.Gezdiğim yerler arasında Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika'dan ülkeler var. Gezdiğim yerleri ziyaret ederken sadece turistik yerleri değil, yerel hayatı da deneyimlemeye çalışıyorum. Yerel halkla tanışıyor, onların kültürlerini ve yaşam tarzlarını öğreniyorum.Gezilerimi ve deneyimlerimi fiyatinedir.net sitesinde paylaşıyorum. Sitede ülke rehberi, şehir rehberi, gezilecek yerler, konaklama, ulaşım ve yeme-içme gibi konularda bilgiler bulabilirsiniz.Dünyayı benimle tanımanızı çok isterim. Farklı kültürleri, farklı yaşam tarzlarını ve farklı güzellikleri keşfetmenize yardımcı olmak istiyorum.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir