Diyeti Bozdum Şimdi Ne Olacak? Paniklemeyin!
Merhaba sevgili okuyucularım, ben Dr. Seren Korkmaz. Muayenehanemde veya online danışmanlıklarımda hastalarımdan sıkça duyduğum bir cümlenin derinliğini ve yarattığı kaygıyı çok iyi biliyorum: “Dr. Seren, diyeti bozdum şimdi ne olacak?” Bu cümleyi duyduğumda ilk tepkim genellikle bir tebessüm ve ardından gelen şu cümle olur: “Merak etmeyin, yalnız değilsiniz ve bu düşündüğünüz kadar büyük bir felaket değil.” Çünkü gelin görün ki, diyetlere başlamak kadar onları sürdürmek de insan doğasına aykırı bir çaba haline gelebiliyor. Aslında benim hekim olarak savunduğum şey, bir “diyet” değil, ömür boyu sürdürülebilecek, sizi mutlu edecek bir “sağlıklı beslenme alışkanlığı”dır.
Diyet Kavramına Bir Hekim Gözüyle Bakış
Birçoğumuzun hayatında en az bir kez “diyete başladım” dediği anlar olmuştur. Belki hızlı kilo verme vaatleriyle dolu listelere sarıldık, belki de sosyal çevremizin baskısıyla belirli yiyeceklerden uzak durmaya çalıştık. Ancak tecrübelerim bana gösterdi ki, bu kısıtlayıcı yaklaşımlar genellikle kısa ömürlü oluyor ve beraberinde daha fazla stres, suçluluk duygusu ve ne yazık ki çoğu zaman geri alınan kiloları getiriyor.
Ben, “diyet” kelimesinin yarattığı bu baskı ve kısıtlama hissine bir hekim olarak mesafeli duruyorum. Çünkü kilo almak başlı başına bir stres kaynağıyken, bir de “diyete sadık kalmak”, “diyeti bozmamak” gibi ek yükümlülükler altına girmek, bedeni ve zihni fazladan baskılamak anlamına geliyor. İnsan biyolojisi, fizyolojisi ve ruhsal doğası, zorlama ile yapılan şeylere karşı bir savunma mekanizması geliştirir. Yani, bir diyete girdiyseniz, bir noktada “diyeti bozmanız” kadar doğal bir şey olamaz.
Sosyal Hayatınızı Kısıtlayan Diyetler
Diyetlerin en zorlayıcı yönlerinden biri, genellikle sosyal yaşamımızla çatışmasıdır. En sevdiğiniz arkadaşınızla buluştuğunuzu ve bir restorana gittiğinizi hayal edin. Arkadaşınız menüye odaklanmış, “Bunun içinde krema var mı? Şeker oranı ne kadar?” gibi sorular soruyor ve size büyük ihtimalle “diyete başladım da…” diyecek. Belki de sizinle buluşmayı ertelemesinin sebebi de dışarıda yemek yemenin zorluğu… Bu durum size tanıdık geldi mi? Diyetler, günlük hayatın en keyifli faaliyetlerinden biri olan beslenmeyi, “rastgele” olmaktan çıkarıp “hesaplı” ve “kısıtlı” bir hale getirir. Bu da kişinin kendini sınırlanmış hissetmesine ve sosyal ortamlardan uzaklaşmasına neden olabilir.
Yanlış Diyet Yaklaşımlarının Tuzakları
Peki, hangi diyetler daha kolay bozulur? Gözlemlerime göre, özellikle sık sık az az yemeyi öneren beslenme programları sürdürülmesi en zor olanlardır. Neden mi? Çünkü ara öğünler zamanında yapılmadığında, bir sonraki ana öğüne yaklaşır. Açlık hissetmeseniz bile “yapmalıyım” baskısıyla yersiniz ve bu, kısa bir süre sonra kan şekerinizin düşmesine, ardından gerçek açlığa yol açar. Bu durumda da “YEMEMELİYİM!” ikilemiyle karşı karşıya kalırsınız. Sürekli bir şeyler yemek, hem açlık-tokluk hormon dengesini bozar hem de yemek yemeyi bir “iş” haline getirir. Bu, sürdürülebilir bir beslenme modeli olmaktan çok uzaktır.
Aynı şekilde, sadece kalori hesabına dayalı, size özel olmayan ve doygunluk hissi vermeyen beslenme planları da kolayca bozulur. Vücut yeterince besin almadığında doymaz, tatmin olmaz ve bu sefer aklınızda yüksek kalorili, “yasaklı” yiyecekler dönüp durmaya başlar. Bu durum, sizi hızla “kaçamak” yapmaya iter.
Diyeti Bozmanın Altında Yatan Gerçek Nedenler
Bir gün ya da bir öğünde “fazla kaçırmak” aslında diyeti “bozmaz”. Bu daha çok, kişinin bir beslenme programına devam etmekte zorlandığı için, psikolojik olarak bu baskıdan kurtulmanın bir yolu olarak “diyeti bozdum” düşüncesine sığınmasıdır. Bunu bir tür savunma mekanizması olarak görebiliriz. Peki, bu noktaya gelmemizin altında yatan temel nedenler nelerdir?
- Sosyal Kısıtlamalardan Kurtulma İsteği: Kısıtlayıcı bir beslenme planının getirdiği sosyal sınırlamalardan bunalmak ve özgürce yemek yeme isteği.
- Fiziksel Açlık ve Yetersiz Doygunluk: Özellikle kalori kısıtlamalı programlarda yeterince doymama ve bunun sonucunda oluşan aşırı açlık, yeme ataklarına yol açabilir.
- Kişiye Özel Olmayan Planlar: Beslenme alışkanlıklarınıza, damak zevkinize veya mutfak bütçenize uygun olmayan bir beslenme listesine sadık kalmak imkansız hale gelebilir.
- Dış Baskı: Kendi isteğinizle değil, çevrenin veya ailenin baskısıyla kilo vermeye çalışmak, bu süreci çok daha zorlu hale getirir ve direncinizi kırabilir.
Peki, Diyeti Bozduysanız Şimdi Ne Yapmalısınız?
Öncelikle derin bir nefes alın. Kendinizi suçlamayın ve en önemlisi, kendinizi “cezalandırma” yoluna gitmeyin. Kaçamak sonrası birkaç gün çok az yemek veya kendinizi aç bırakmak, bedeninizi strese sokar. Vücudunuz bu cezaya karşı kendini korumaya almak zorunda hisseder ve sonraki her lokmayı yağ olarak depolama eğilimine girer. Bu da uzun vadede daha fazla kilo almanıza neden olan kısır bir döngüdür.
Yapmanız gereken şey, durumu kabullenmek ve “neden” sorusunu sormaktır. Ne oldu da beslenme düzeninizi sürdürmekte zorlandınız? Hangi noktada tıkandınız? Bu soruların cevaplarını bulmak, gelecekte benzer durumları yaşamamak adına hayati önem taşır. İşte bu noktada bir beslenme uzmanı veya diyetisyenle çalışmak, size özel, sürdürülebilir bir yol haritası çizmeniz için paha biçilmez bir destektir.
Unutmayın, kilo almak bir sonuçtur, bir yan etkidir. Temel nedeni anlaşıldığında ve bedenin ihtiyaçları doğru, kişiye özel bir beslenme planıyla karşılandığında, fazla kilolar doğal olarak gider. Önemli olan, “diyet yapmak” değil, sağlıklı beslenmeyi hayatınızın doğal bir parçası haline getirmektir. Çünkü eğer bir “diyet” yapmıyorsanız, onu “bozma” gibi bir kaygınız da olmaz.
Dr. Seren’den Sağlık İpuçları
- Kendinize Karşı Nazik Olun: Beslenme kaçamağı sonrası kendinizi suçlamak veya cezalandırmak yerine, nedenini anlamaya çalışın. Herkesin hata yapabileceğini unutmayın.
- Küçük ve Sürdürülebilir Değişikliklere Odaklanın: Büyük, kısıtlayıcı beslenme programları yerine, hayatınıza kolayca entegre edebileceğiniz küçük sağlıklı alışkanlıklar edinin. Örneğin, her gün bir porsiyon daha fazla sebze yemek veya asansör yerine merdiven kullanmak gibi.
- Profesyonel Destek Alın: Eğer sürekli kilo döngüleriyle mücadele ediyorsanız veya nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız, size özel bir beslenme planı oluşturabilecek bir sağlık profesyonelinden destek almaktan çekinmeyin. Unutmayın, kişiye özel beslenme, kalıcı başarının anahtarıdır.
Sevgili okuyucularım, beslenme yolculuğunuzda karşılaştığınız her zorluk bir öğrenme fırsatıdır. “Diyeti bozdum” hissiyle karşılaştığınızda, bu durumu bir dönüm noktası olarak görün. Kendinize, bedeninize ve ruhunuza iyi bakmanın en kalıcı yolu, zorlayıcı beslenme programlarından uzaklaşıp, keyifli ve sürdürülebilir sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmaktır. Unutmayın, her gün yeni bir başlangıçtır ve sağlık, attığımız her bilinçli adımla inşa edilir. Sağlıklı ve mutlu günler dilerim!
