İtalya… Ah İtalya! Her köşesi tarih, sanat ve lezzet kokan bu muhteşem ülke, gezi rotalarımın vazgeçilmezi. Sevgili arkadaşım Gülten ile Roma gezimizi planlarken, aklımızda hep bir fazlası vardı. Napoli mi, Floransa mı derken, Rönesans’ın kalbi Floransa bizi kendine çekti. İyi ki de öyle olmuş! Çünkü bu rota üzerinde, sadece fotoğraflarından tanıdığımız bir efsaneye, Pisa Kulesi‘ne de uğrayacaktık. Kim derdi ki, bu kısa durak ruhumuzu böylesine besleyecek?
Roma‘ya vardığımızda, tam da Floransa’ya geçeceğimiz gün toplu taşıma grevi olacağını öğrendik. İşte o an, rotamıza Floransa ve Pisa’yı eklemenin ne kadar isabetli bir karar olduğunu anladık! Şansımız yaver gitmişti.
Ulaşım konusunda hazırlıklı olmak her zaman işe yarar. Ben Roma-Pisa hızlı tren biletimizi (9 Euro) ve Siena-Roma otobüs biletimizi (9,10 Euro) online olarak önceden almıştım. Diğer şehirler arası geçişlerde ise daha uygun olan bölgesel trenleri tercih ettik. Sabahın erken saatlerinde, metro açılışını (05:30) dikkate alarak 06:15 treniyle Roma Termini İstasyonu’ndan Pisa’ya doğru yola çıktık. Yaklaşık iki saat süren bu keyifli tren yolculuğunun ardından Pisa Centrale’ye vardık.
Tren istasyonundan Pisa Kulesi’ne yürümek düşündüğümüzden çok daha kolay oldu. Sırt çantalı, heyecanlı turist kalabalığını takip ederek, Arno Nehri üzerindeki köprüyü de geçtik. Yaklaşık 20-30 dakikalık bir yürüyüşün sonunda, solumuzda o meşhur eğik siluet belirmeye başladı. İşte oradaydı, adeta bir masal diyarı!
Pisa Kulesi’nin Gizemi: Neden Bu Kadar Eğik ve Ne Anlatıyor?

Evet, Pisa Kulesi‘ni hepimiz biliriz, fotoğraflarını defalarca görmüşüzdür. Ancak o bembeyaz, zarif yapıyı çıplak gözle görmek bambaşka bir his! Meydana yaklaşır yaklaşmaz, kuleyi düzeltmeye çalışan yüzlerce turistle karşılaştık. Biz de neyimiz eksikti? Hazır buralara kadar gelmişken, o meşhur Pisa klasiği pozlardan çekilmeden olmazdı. Kah kuleyi tutmaya çalıştık, kah omzumuzla itmeye…
Bu eğlenceli anların ardından, kendimizi Mucizeler Meydanı (Piazza del Miracoli ya da Piazza del Duomo) olarak bilinen o geniş, çimlerle kaplı alanda bulduk. Etrafı surlarla çevrili bu meydan; Pisa Kulesi, Vaftizhane, Katedral ve Anıt Mezar (Campo Santo) ile bir bütün oluşturuyordu. Gerçekten de adı gibi bir mucizevi yer!
Pisa Kulesi Neden Eğik? Mimarisi ve Hikayesi
Pisa, 11. ve 14. yüzyıllar arasında, İtalya‘nın en güçlü deniz cumhuriyetlerinden biriydi. Bu gücün ve zenginliğin sembolü olarak, kilise tarafından Mucizeler Meydanı’nda katedral, vaftizhane ve katedralin çan kulesinin yapımına karar verilmiş. Bu üçlü yapı, Romanesk mimari sanatının İtalya’daki en önemli örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Kulenin yapımına 1173 yılında başlanmış, hatta bazı kaynaklara göre Babil Kulesi’nden esinlenilmiş. Ancak ne yazık ki, üçüncü katına gelindiğinde güneye doğru eğilmeye başlamış! Bunun temel nedeni, iki nehrin kavuştuğu yerdeki Pisa şehrinin alüvyonlu, gevşek toprak yapısı. Eğimin fark edilmesiyle inşaata uzun süre ara verilmiş, araya savaşlar da girince kule ancak 1350 yılında tamamlanabilmiş. Bu uzun süreçte düzeltme amacıyla pek çok teknik denenmiş olsa da, sorun tam olarak giderilememiş.
Yaklaşık 55 metre yüksekliğindeki bu sekiz katlı kule, üst üste bindirilmiş altı ana sütundan oluşuyor. En tepedeki silindir biçimli sekizinci katta ise, her biri ayrı bir notayı temsil eden yedi çan bulunuyor. En yenisi 652 kg, en eskisi ise tam 3600 kg! Mermer gibi ağır bir malzeme düşünülürse, kulenin bunca yıldır ayakta kalması bile başlı başına bir mühendislik harikası, değil mi?
Pisa Kulesi’nin mimarı tam olarak bilinmese de, Bonanno Pisano, Giovanni di Simone ve Diotisalvi gibi isimler öne çıkıyor. Mucizeler Meydanı, 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Hatta 1990’da başlatılan ve 10 yıl süren onarım çalışmaları sayesinde, kulenin eğimi 5,4 metreden 3,99 metreye indirilerek ilk kez sabitlenmiş. Uzmanlar, bu sayede kulenin bir 200 yıl daha eğimini koruyacağını tahmin ediyor.
Kuleye 15 Euro karşılığında, tam 294 basamağı tırmanarak çıkmak mümkün. Ancak biz, uzun yürüyüşümüzden sonra bu merdivenleri göze alamadık. Bunun yerine, yemyeşil çimlere uzanıp kuleyi uzaktan seyretmeyi tercih ettik. O an, Pisa’lı ünlü astronom, fizikçi ve matematikçi Galileo Galilei‘nin kuleden yerçekimi deneyi yaptığını hayal ettik. Etrafta eğik kule pozu veren Japon turistler de azalmış, sessiz sakin bir ortamda sadece biz ve kule kalmıştık. İşte o anın tadını çıkarmak paha biçilmezdi!
Mucizeler Meydanı’nın Diğer İncileri: Vaftizhane ve Katedral
Genellikle kule tüm ilgiyi toplasa da, Mucizeler Meydanı’nda keşfedilmeyi bekleyen çok daha fazlası var! Katedral ve vaftizhane biletleri ayrı ayrı alınabiliyor. Bizim gittiğimiz saatte katedral açık olmadığı için sadece Vaftizhane‘yi (5 Euro) gezebildik. 1152-1363 yılları arasında inşa edilen bu 55 metre yüksekliğindeki ve 34 metre çapındaki dairesel yapı, ilk mimarı Diotisalvi’nin vefatıyla Nicola Pisano tarafından Gotik tarzda tamamlanmış.
Vaftizhanenin içi oldukça sadeydi ama içindeki en önemli eser, üzerinde Hz. İsa’nın yaşamının betimlendiği, Nicola Pisano tarafından yapılmış mermer vaftiz kürsüsüydü. İtalya’daki en büyük vaftizhanelerden biri olan Pisa Vaftizhanesi, aynı zamanda muhteşem akustiğiyle de ünlü. Şanslıydık ki, görevlilerden birinin söylediği harika aryalar eşliğinde bu akustiği test etme fırsatı bulduk. Rivayete göre, büyük bilim adamı Galileo Galilei de (1564-1642) burada vaftiz edilmiş!
Yapım hatasıyla meşhur olan kule, zamanla öyle bir üne kavuşmuş ki, katedral ve vaftizhane adeta onun gölgesinde kalmış. Oysa gri-beyaz yatık mermerlerle Romanesk tarzda inşa edilen ve Arap mimarisine ait süslemeler ile mozaikler barındıran Katedral’in (1063-1090) dış cephesi oldukça görkemli. Müzesiyle birlikte içi de (Hz. İsa mozaiği, işlemeli vaiz kürsüsü gibi) dışı kadar etkileyici olan bu yapı, birçok katedralin yapımında örnek alınmış. Bence, mimari ve sanatsal açıdan kuleden çok daha fazla ilgiyi hak ediyor!
“Pisa Gezi Rehberi: Eğik Kule’den Çok Daha Fazlası! Mucizeler Meydanı’nın Büyüsü” gibi diğer içeriklerimiz için keşfet kategorimize göz atabilirsiniz.
Ceren’den Pisa Gezi İpuçları
- Tren Biletlerini Önceden Alın: Özellikle Roma gibi büyük şehirlerden Pisa’ya hızlı trenle geliyorsanız, biletlerinizi online olarak ve önceden almak hem daha uygun fiyatlı oluyor hem de yer bulma garantisi sağlıyor. Bizim yaşadığımız gibi grev gibi beklenmedik durumlar için de hazırlıklı olursunuz.
- Pisa’ya Yarım Gün Ayırın: Çoğu kişi Pisa’ya sadece kuleyi görmek için uğrar ve hızla döner. Ancak bence, şehrin daracık sokaklarında aylak aylak dolaşmak, meydana bakan şirin bir kafede oturup etrafı izlemek ayrı bir keyif. Sadece kule ziyareti değil, şehrin ruhunu hissetmek için en az yarım gün ayırmanızı şiddetle tavsiye ederim.
- Bütçe Dostu Hediyelik Eşya Avı: Pisa Kulesi çevresindeki dükkanlarda hediyelik eşya fiyatları genellikle yüksek oluyor. Eğer Pisa Gezi Rehberi listenizde bütçe dostu alışveriş de varsa, Pisa hatırası magnetleri veya diğer bibloları Roma’da, özellikle Termini İstasyonu çevresindeki dükkanlardan daha uygun fiyatlara bulabilirsiniz.
Dönüş yolunda şehir hareketlenmeye başlamıştı. Pisa, kendi içinde bütünlüğü olan, samimi bir kasaba havası estirdi bana. Modern bilimin doğmasına büyük katkı sağlamış, yaşamı eserlere konu olmuş ünlü bilim adamı Galileo Galilei‘nin şehrinde kısacık da olsa bulunmak, aynı havayı solumak, ruhumuza iyi geldi.
Pisa, eğik kulesiyle bir sembol olmanın ötesinde, geçmişin derinliklerinden gelen bir hikaye fısıldıyor. Burası sadece bir fotoğraf karesi değil, yaşanması gereken bir deneyim. Eğer yolunuz İtalya‘ya düşerse, bu büyüleyici şehri rotanıza mutlaka ekleyin!
Peki siz Pisa’yı ziyaret ettiniz mi? En çok neyini sevdiniz veya merak ettiğiniz başka şeyler var mı? Yorumlarınızı ve deneyimlerinizi benimle paylaşmayı unutmayın!
Bu enerji ile istikamet Lucca… Yeni maceralarda görüşmek üzere!
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerim:
Tahran Gezi Rehberi: Tezatlar Şehrinde Büyüleyici Bir Keşif!
Norveç Flam Treni Macerası: Fiyortların Kalbine Fantastik Bir Yolculuk!
Oslo Gezi Rehberi: Kuzeyin Asil Başkentinde Macera ve Kültürel Keşifler
