1. Anasayfa
  2. Keşfet

Midilli Adası (Lesbos) Gezi Rehberi: Ege’nin Zümrüt Kalbinde Unutulmaz Bir Keşif!

Midilli Adası (Lesbos) Gezi Rehberi: Ege’nin Zümrüt Kalbinde Unutulmaz Bir Keşif!
0

Merhaba sevgili gezgin dostlarım! Bu kez rotamızı, yemyeşil doğası ve turkuaz deniziyle beni büyüleyen Ege’nin zümrüt kalbine, namı diğer Midilli Adası‘na (Lesbos) çeviriyoruz. Avrupalı seyyahların ‘Zümrüt Ada’ olarak tanımladığı bu topraklar, gerçekten de adının hakkını sonuna kadar veriyor. Dağlık yapısına rağmen çam, meşe, zeytin, portakal, kestane ve köknar ağaçlarının oluşturduğu o yemyeşil örtü, dağlardan deniz kenarına kadar uzanıyor, adeta kahverengi toprağa yer bırakmadan turkuaz sulara karışıyor. Benim için burası sadece bir ada değil, aynı zamanda ruhuma iyi gelen bir nefes alanı oldu.

Düşünsenize, dört bir yanınız denizle çevrili… Ama Midilli Adası öyle sıradan bir ada değil. Geras ve Kalonya körfezleri, adanın içlerine doğru öyle derinlemesine girmiş ki, sanki ne zaman başınızı çevirseniz maviliklerle karşılaşacakmışsınız gibi hissediyorsunuz. Bu da kıyılarda sayısız koy, burun ve plaj oluşmasını sağlamış, her biri ayrı bir keşif vadediyor.

Peki ya konumu? Yunan Adaları arasında Girit ve Eğriboz’dan sonra en büyük üçüncü ada olması bir yana, coğrafi olarak bize, yani Ayvalık’a, Yunanistan ana karasından bile daha yakın! Bu da Midilli’yi hafta sonu kaçamakları için ideal bir destinasyon haline getiriyor.

Zümrüt Ada’nın Kalbine Yolculuk: Midilli’ye Nasıl Gidilir?

Midilli Adası‘na ulaşım, inanın bana, çocuk oyuncağı! Ayvalık’tan her sabah ve akşam karşılıklı feribot seferleri bulunuyor. Ben de bu kez, yıllardır bu rotada hizmet veren Jalem ve TurYol feribotlarına ek olarak daha hızlı giden Nazlı Jale katamaranını tercih ettim. Katamaranla Ayvalık’tan sadece 35 dakikada Mytilene Limanı’na varmak mümkün; normal feribotla ise yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Benim tercihim, güneşli bir bahar sabahı 09:00’da kalkan katamaran oldu ve adeta rüzgar gibi Midilli‘nin merkezine, Mytilene‘ye ulaştık. Biz Türkler adanın tümüne ve merkezine ‘Midilli’ deriz, bu Osmanlı’dan kalma bir adlandırma geleneği aslında. Yunanlılar ise merkezi ve en büyük şehri ‘Mytilene’, adanın tümünü ise ‘Lesbos Adası’ olarak adlandırıyor.

Adada Ulaşım: Özgürlüğün Tadı Arabada mı, Motosiklette mi?

Adanın her köşesini keşfetmek için en güzel yol, bence kesinlikle araç kiralamak. İster araba, ister motosiklet olsun, yollar virajlı olsa da mesafeler çok uzun olmadığı için rahatça gezebilirsiniz. Ben genellikle turlarla gezmem ama bu kez İzmir’den küçük, 18 kişilik bir turla gittim ve iyi ki de gitmişim dedim! Rehberimiz Taylan’ın eşliğinde hiçbir yeri atlamadan, koşturmadan, keyifle gezdik. Kısacası, Midilli‘yi gezmek için pek çok seçenek mevcut ve hepsi de ayrı bir keyif sunuyor.

Konaklama konusunda ise, benim tercihim deniz kenarında yer alan üç yıldızlı, temiz ve oldukça şık Lesvion Hotel oldu. Sabah kahvemi içerken odamdan gördüğüm panaromik Midilli manzarası, güne harika başlamamı sağladı. Hatta ikinci gün kahvaltı sonrası, manzarayı fotoğraflarken bize eşlik eden adanın kuşları, objektifime birbirinden güzel pozlar verdiler!

Mytilene’nin Gizli Sokaklarında Bir Gün ve Öykü Dolu Kasabalar

Gelin, merkezden başlayarak Midilli‘nin kalbine doğru bir yolculuğa çıkalım.

Mytilene Merkezi: Geçmişle Günümüz Arasında Bir Köprü

Şehrin kalbinde yükselen Mytilene Kalesi, Doğu Akdeniz’in en büyük kalelerinden biri. Bizans döneminde kurulduğu ve antik bir akropol üzerine inşa edildiği düşünülen bu kale, Osmanlılar zamanında da pek çok eklemeyle büyümüş. Kaleden şehrin ve masmavi Ege’nin muhteşem manzarasına şahit olmak, beni hep etkilemiştir.

Kalenin hemen altında, sahile paralel uzanan meşhur Elmou Caddesi‘ne doğru ilerlediğimizde, ilk olarak deniz kenarındaki o hüzünlü Küçük Asyalı Anne Heykeli karşılıyor bizi. Üç çocuğuna sarılmış, gözleri karşı kıyıda Türkiye’ye bakan bu üzgün anne figürü, mübadeleyle buraya göç etmiş annelerin, aslında iki yakanın da ortak öyküsünü anlatıyor.

Caddenin kuzeyinden başlayarak gezimize devam ettiğimizde, bir zamanlar Türklerin yaşadığı bölüme ulaşıyoruz. Burada Osmanlı Çeşmesi’nin yanı sıra, şu an bakımsız olsa da ayakta duran tarihi bir Yeni Cami ve bir hamam da mevcut. Bu sokaklar, adanın zengin tarihine ışık tutuyor.

Elmou Caddesi‘nin sonuna doğru ilerlerken, hem caddeye hem de sahile kapısı açılan, Osmanlı’dan kalma taş bir bina dikkatimi çekti. Şimdiki adı Cafe Panellinion olan bu tarihi taş kahvede, içerideki otantik düzenlemenin tadını çıkararak denize karşı keyifli bir Grek kahvesi içtim. Ayrıca Midilli‘de musluk suyu içilebilir ve ücretsizdir; bir kafeye oturduğunuzda önce kocaman bir bardak su ikram edilmesi, bu samimi adanın hoş bir detayı.

Caddenin merkeze yakın bölümünde, alışveriş yapabileceğiniz şık dükkanlar sıralanıyor. Caddenin sonunda ise, Midilli‘ye denizden girerken veya kıyıdan bakarken adada en çok dikkat çeken mimari harika, kubbesiyle göz kamaştıran Agios Therapon Kilisesi yer alıyor. Dış duvarlarındaki süslemeler gerçekten görülmeye değer.

Agiasos Köyü: Olimpos’un Eteklerinde Bir Cennet

Merkezden yaklaşık 40-45 dakikalık bir yolculukla, adanın en yüksek dağı Olimpos’un eteklerinde gizlenmiş Agiasos Köyü‘ne ulaşıyoruz. Yemyeşil doğası, ulu çınarları, kestane ve kiraz ağaçlarıyla çevrili bu tipik dağ köyü, ahşap oymalar, seramik ve dantel ürünleriyle dolu hediyelik eşya dükkanlarıyla da meşhur. Ben daracık parke sokaklarında dolaşıp köyün kilisesini ziyaret ettikten sonra, akşamüstü köy kahvesinde yorgunluk kahvemi yudumladım.

Mandamados ve Baş Melek Mikail Kilisesi: Dileklerin ve Mucizelerin Adresi

Mytilene’den yaklaşık 50 km kuzeyde, Mandamados’ta bulunan Baş Melek Mikail Kilisesi, tüm dünyadan ziyaretçi çeken çok özel bir yer. Buraya gitmek yaklaşık bir saat sürse de, yol boyunca göreceğiniz manzaralar buna değer. Kilisenin bahçesine girdiğinizde sizi gerçek bir uçak karşılıyor! Hikayesi ise şöyle: Kilisenin arka bahçesine düşen bir askeri helikopterdeki kimseye, Baş Melek’in koruyucu özelliği sayesinde hiçbir şey olmamış. Bu yüzden ordu, bahçeye bir jet uçağı yerleştirmiş.

Kırmızı Mistegna taşından yapılmış olan kilisenin içindeki ikonun da inanılmaz bir öyküsü var: Korsanların manastıra saldırması sonucu 39 rahip ölmüş, hayatta kalan tek rahip ise arkadaşlarının kanı ve çamurla bu ikonu yapmış. İkon camla kapatılmış ve bakan kişilerin kendi duygularına göre gülümseyen veya karamsar görebileceği söyleniyor. Ben orada bulunduğumda, yerde emekleyerek ikona doğru ilerleyen bir kadın gördüm. İkonun önüne geldiğinde ayağa kalkıp ağlamaya başladı; dilek dilemek, mucizelere inanmak… Bu anlar beni derinden etkiledi.

Ayrıca, ilk kez bir kilisede mum yakmanın dışında, kağıda isim yazılarak dilek dilendiğine şahit oldum. Ben de bir kağıda adımı yazmayı ve mum yakmayı ihmal etmedim. Ziyaretçiler, Baş Melek Mikail’den dilekleri için ayakkabı getiriyor veya kilisede satılan küçük ayakkabılardan alıp ikonun yanına bırakıyorlar. Oradayken bir bebeğin vaftiz törenine denk geldim, kilise kalabalıktı ve giriş pembe çiçeklerle süslenmişti. Midilli‘ye giden herkesin bu kiliseyi mutlaka ziyaret etmesini öneririm. Ben içerideki atmosferi izlerken lokma ve ballı yoğurt denemeye vakit bulamadım, ama çok önerildiğini duydum.

Molyvos ve Plomari: Adanın Ruhunu Keşfedin

Midilli‘nin en çok turist çeken kasabası olan Molyvos, adanın en kuzeyinde yer alıyor. Pek çok kişi burayı İzmir’in Alaçatı’sına benzetir. Kasabanın en yüksek noktasında, Türk ve Bizans saldırılarına karşı Cenevizliler tarafından inşa edilmiş adanın ikinci büyük kalesi bulunuyor. Buraya çıkıp karşı kıyıdaki Türkiye’ye bakmak, Ege’nin öte yakasından kendi topraklarımıza bakmak, bambaşka bir histi benim için. Kalenin içine giremedik ama öğrendim ki, güneş batarken buradan manzara nefes kesici oluyormuş. Biz iki gece Mytilene’de konakladık ama bir daha gidersem, mutlaka bir geceyi Molyvos’ta geçirip gün batımını ve deniz keyfini yaşamak isterim.

Kaleden aşağıya doğru inerken, daracık, sevimli sokaklar, taş evler, küçük hediyelik eşya dükkanları ve şirin kafelerle karşılaştık. Bazı kafe ve restoranların terasları, muhteşem deniz manzaraları eşliğinde yemek yemek veya kahve içmek için harika. Biz de denize nazır bir terasta kahvelerimizi yudumladık.

Adanın güneyinde, Mytilene’ye kırk kilometre uzaklıkta yer alan Plomari ise, adanın en eski yerleşim yerlerinden biri. Tarihi Yunan evleri, daracık sokakları, güzel meydanları, kafeleri, balıkçı lokantaları ve plajlarıyla meşhur. Biz asırlık bir çınarın gölgesindeki meydandan şehrin eski bölümüne doğru yürüdük. Bakımlı evlerin yanı sıra zamanın yıprattığı, ancak yine de ruhunu koruyan eski evler de vardı. Sonrasında deniz kenarına inip yine enfes bir kahve keyfi yaptık.

Plomari, aynı zamanda ilk Uzo‘nun üretildiği yer! Hala bu bölgede üretilen Uzo’ya, yörenin suyunun ayrı bir tat kattığı söyleniyor. Biz de Plomari‘de, Midilli‘de üretilen ve tadı klasik Türk rakısına daha çok benzediği için Türkler tarafından çok beğenilen, iddialı Uzo markası Barbayanni’nin fabrikasını ziyaret ettik. Fabrikanın üst katında, üretimde kullanılan tarihi malzemelerden oluşan bir müze kurulmuş. Tam 150 yıldır bir aile işletmesi olarak üretim yapan bu yerin bir aile üyesi, üretim sürecini bize İngilizce olarak detaylıca anlattı. Sonrasında sertliklerine göre üç farklı Uzo tadımı yaptık. Uzo alışverişinizi de doğrudan buradan yapabilirsiniz.

Petra: Merdivenlerden Gökyüzüne Uzanan Bir Kilise

Mytilene’den yaklaşık 55 km uzaklıktaki Petra köyü, yüksekte inşa edilmiş Panagia Glikofilousa (Meryem Ana Kilisesi) etrafına kurulmuş. Tepeye çıkmak için tam 114 basamak merdiven tırmanıyorsunuz. Biraz yorucu olsa da, basamakların sonunda sizi karşılayan manzara, tüm yorgunluğunuza değiyor.

Üç günlük gezimiz boyunca yol kenarında gözümüze çarpan bazı önemli eserler de oldu:

  • Yol kenarında harabe halinde duran Sarlitza Palace, Osmanlı döneminde Molla Mustafa Hasan Efendi tarafından kaplıca oteli olarak yaptırılmış, zamanının zenginlerinin tatil yeriymiş.
  • Namık Kemal’in Midilli’de sürgünde yaşadığı ev restore edilmiş ama bana sanki yeni yapılmış gibi geldi, içimden ‘acaba Türk müteahhitler mi yaptı?’ diye geçirdim.
  • Denizin içinde adeta yüzen bir yel değirmeni, fotoğraf çekmek için harika bir noktaydı.

Midilli’de Ne Yenir, Ne İçilir? Leziz Bir Gastronomi Yolculuğu!

Midilli‘de yemekler, tam bizim damak tadımıza uygun! Öncelikle bol çeşitli, taze ve oldukça makul fiyatlı deniz ürünleri, Grek salatası, Yunan mezeleri, Musakka ve tabii ki et ürünleri… Hepsi birbirinden lezzetli!

  • Adaya ilk ulaştığımız gün, kısa bir şehir turu sonrası öğle yemeğimizi Midilli‘ye 20 dakika mesafedeki sevimli deniz kenarı köyü Panagiouda’da yedik. İlk yemeğimiz olduğu için hemen deniz ürünlerine daldık, nefisti!
  • Mytilene’de, limanın karşı kıyısındaki Fener bölgesinde yer alan balıkçı lokantaları, ahtapot, kalamar, balık ve Yunan mezeleri eşliğinde Midilli uzosu içmek için harika bir atmosfere sahip. Bu manzarada yediğim yemekler hafızama kazındı.
  • Yine Fener’deki tavernalardan birinde, canlı Yunan müziği eşliğinde deniz ürünleri yemek, tam bir Ege rüyasıydı.
  • İki gün boyunca hem öğle hem akşam deniz ürünleri yedikten sonra, üçüncü gün yemeğimizde musakka ve tavuk tercih ettik, onlar da gayet başarılıydı.

Akşamları ise Sappho Meydanı, gündüz ve akşam oturabileceğiniz şık kafelerle dolu, hareketli bir nokta. Burada, M.Ö. 600’lü yıllarda yaşamış ilk kadın şair Sappho’nun heykeli yer alıyor. Şiirleri ve yaşam öyküsüyle Lesbos adı üzerinden Lezbiyen tartışmasına konu olan antik dönemin en ünlü kadın şairi Sappho’nun memleketi burası.

“Midilli Adası (Lesbos) Gezi Rehberi: Ege’nin Zümrüt Kalbinde Unutulmaz Bir Keşif!” gibi diğer içeriklerimiz için keşfet kategorimize göz atabilirsiniz.

Ceren’den Gezi İpuçları: Midilli’yi Daha İyi Deneyimlemeniz İçin!

  • Araç Kiralamadan Olmaz: Adayı tam anlamıyla keşfetmek için kesinlikle bir araba veya motosiklet kiralamanızı öneririm. Böylece gizli koylara, şirin köylere özgürce ulaşabilirsiniz.
  • Uzo Tadımı Şart: Plomari’deki Barbayanni Fabrikası’nı ziyaret ederek yerel Uzo‘nun üretim sürecini öğrenin ve mutlaka tadım yapın. Benim gibi Türk rakısı tadına yakın bulanlar çok sevecek!
  • Molyvos’ta Gün Batımı Deneyimi: Eğer konaklama planınız esnekse, bir geceyi Molyvos’ta geçirip kaleden enfes gün batımını izlemeyi listenize ekleyin. Pişman olmayacaksınız!
  • Mandamados’a Zaman Ayırın: Baş Melek Mikail Kilisesi‘ndeki o özel atmosferi deneyimlemek için Mandamados’a mutlaka gidin. Dileklerinizi yazın, ayakkabıları görün ve oradaki mistik havayı soluyun.
  • Musluk Suyu Ücretsiz ve İçilebilir: Kafelerde size getirilen suyu çekinmeden içebilirsiniz, hem lezzetli hem de ücretsiz!

Midilli Adası‘na daha önce yelkenliyle arkadaşlarım ile gitmiştim ama o zamanlar vaktimizin çoğu merkezde geçmişti. Bu gezimde anladım ki, adanın doğusu ve kuzeyi kesinlikle ayrı bir keşfi hak ediyor. Gördüğüm birçok Yunan Adası içinde Midilli gerçekten çok farklı. Yemyeşil doğası, sıcakkanlı insanları, lezzetli yemekleri ve her köşesinden fışkıran tarihiyle burada kendinizi hem yurt dışında hem de kendi ülkenizde hissedebileceğiniz, dinlenebileceğiniz, denize girebileceğiniz ve unutulmaz anılar biriktirebileceğiniz bir cennet var. İster hafta sonu kaçamağı, ister daha uzun bir tatil için olsun, Zümrüt Ada sizi bekliyor!

Peki ya siz? Daha önce Midilli Adası‘nı ziyaret ettiniz mi? En sevdiğiniz köşesi neresiydi? Yorumlarda benimle ve diğer gezginlerle paylaşmayı unutmayın. Yeni maceralarda görüşmek üzere!

İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:

Lübnan Gezi Rehberi: Binlerce Yıllık Sırlarla Dolu Bir Akdeniz Masalı

Floransa Gezi Rehberi: Sanatın Kalbinde Rönesans Rüyası ve Kişisel İpuçlarım

Lucca Gezi Rehberi: Toskana’nın Surlar İçindeki Saklı Orta Çağ Cenneti

Merhaba! Ben Ceren Gezgin, dünyayı gezmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi seven biriyim.Soy adım gibi gerçekten gezginim. Çocukluğumdan beri gezmeyi ve keşfetmeyi çok seviyorum. İlk kez 18 yaşında yurt dışına çıktım ve o günden beri farklı ülkeleri gezmeye devam ediyorum.Gezdiğim yerler arasında Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika'dan ülkeler var. Gezdiğim yerleri ziyaret ederken sadece turistik yerleri değil, yerel hayatı da deneyimlemeye çalışıyorum. Yerel halkla tanışıyor, onların kültürlerini ve yaşam tarzlarını öğreniyorum.Gezilerimi ve deneyimlerimi fiyatinedir.net sitesinde paylaşıyorum. Sitede ülke rehberi, şehir rehberi, gezilecek yerler, konaklama, ulaşım ve yeme-içme gibi konularda bilgiler bulabilirsiniz.Dünyayı benimle tanımanızı çok isterim. Farklı kültürleri, farklı yaşam tarzlarını ve farklı güzellikleri keşfetmenize yardımcı olmak istiyorum.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir