Merhaba sevgili gezi tutkunları! Ceren ben, yine yollara düştüm ve bu kez ayak izlerimi Anadolu’nun gizemli topraklarına bıraktım. Rotam, adını henüz pek çoğunuzun duymadığı, ancak her bir taşında binlerce yıllık hikaye saklayan muhteşem bir duraktı: Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesindeki Aizanoi Antik Kenti! İnanamayacaksınız ama burası adeta bir zaman tüneli; girdiğiniz anda dış dünya ile tüm bağlarınız kopuyor, ruhunuz binlerce yıl öncesinin fısıltılarıyla doluyor.
Şehir merkezine yaklaşık 58 km uzaklıktaki bu büyüleyici antik kentler diyarı, beni tam anlamıyla büyüledi. Dünyanın en iyi korunmuş Zeus Tapınağı, tarihin ilk borsa yapısı Macellum ve birbiriyle eşsiz bir bağ kurmuş stadyum-tiyatro kompleksi… Aizanoi, her adımı bir keşif, her köşesi bir sürpriz demek.
Aizanoi’ye ayak bastığım ilk anda hissettiklerimi tarif etmem zor. Sanki toprağın altından gladyatörlerin naraları, rahibelerin ilahileri, kalabalık pazar yerinin gürültüsü ve atların sütunlu caddelerdeki toynak sesleri yükseliyordu. Bu sadece bir gezi değil, ruhani bir deneyimdi benim için. Kentin ilk kazıları 1926’da başlamış, asıl büyük keşifler ise 1970 Gediz depremi sonrası temel kazılarında ortaya çıkmış. Yıkılan modern yapılar, antik şehrin kalıntılarını gün ışığına çıkarmış; adeta toprak, tarihini bizimle paylaşmak için sabırsızlanıyormuş gibi.
Aizanoi Antik Kenti’nde Neler Gördüm, Neler Hissettim?
Aizanoi Antik Kenti, en parlak dönemini M.S. 2. yüzyılda yaşamış. Roma İmparatorluğu’nun gözdesi haline gelmiş ve bu dönemde sayısız görkemli yapıya ev sahipliği yapmış. Erken Bizans döneminde önemli bir piskoposluk merkeziyken, 7. yüzyıldan itibaren önemini yitirmeye başlamış. Hatta Selçuklular döneminde Çavdar Tatarları burayı üs olarak kullandıkları için, günümüzdeki ‘Çavdarhisar’ ismini almış.
Efes, Side, Bergama gibi ünlü antik kentlerle çağdaş olan Aizanoi, bugün bile ziyaretçilerine inanılmaz bir miras sunuyor. İşte benim gözlerimle gördüğüm ve sizi de mest edeceğine emin olduğum o eşsiz yapılar:
- İkisi hala sağlam ayakta duran 5 antik köprü
- Görkemli Zeus Tapınağı
- 15.000 kişilik kapasiteli tiyatro
- Tiyatroya bitişik, 13.500 kişilik stadyum (Bu ikilinin dünyada başka bir benzeri yok!)
- Roma Hamamları (İkisi biliniyor)
- Macellum (Dünyanın ilk bilinen borsa yapısı!)
- Sütunlu Cadde
- İki adet agora (pazar yeri)
- Nekropoller ve sayısız mezar taşı
- Antik su yolları ve kapı yapıları
Macellum: Antik Çağın Borsası ve Fiyat Denetimi
Macellum’un hikayesi beni en çok etkileyenlerden biri oldu. 1970 Gediz depremi sonrası, üzerinde bulunan caminin yıkılmasıyla ortaya çıkan bu yuvarlak yapı, M.S. 2. yüzyıla tarihleniyor. Burası, tahminen daha çok gıda satışı yapılan bir pazar yeriymiş ve günümüzdeki ‘borsa’ kavramının ilk örneklerinden biri kabul ediliyor. Duvarlarında Latince ve Grekçe yazıtlar var ve inanamayacaksınız, bu yazıtlarda satılan malların fiyatları ve belirlenen tavan fiyatlar detaylıca belirtilmiş!
Örneğin, bir yazıt der ki: "16-40 yaş arası bir erkek köle iki eşeğin fiyatına, üç erkek köle ise bir atın fiyatına eşdeğerdir." Ne kadar ilginç değil mi?
En çarpıcı detay ise, M.S. 301 yılında Roma İmparatoru Diocletianus tarafından ilan edilen “tavan fiyat kararnamesi”nin bir kopyasının bu binanın duvarlarına yazılmış olması. Kararnamede, insanların "açgözlülüğü ve aşırı hırsı nedeniyle ekonomik huzurun kalmadığı" ve İmparator’un bu fermanı yayınlamak zorunda kaldığı belirtiliyor. Yani, enflasyonla mücadele antik çağda da varmış! İşte o yazıtlardan bazı ilginç ücret ve fiyatlar:
- Avukat/Hukukçu: Şikayet başına 250 Denarii
- Saray Muhafızı: Yıllık 5.500 Denarii
- Öğretmen: Öğrenci başına 50 Denarii
- Bilim Adamı: Aylık 50 Denarii
- Mimarlık Öğretmeni: Öğrenci başına 100 Denarii
- Veteriner: Hayvan başına 20 Denarii
- Heykeltıraş: Günlük 70 Denarii
- Tarım İşçisi: Günlük 25 Denarii
- Sığır Eti (453 gr): 8 Denarii
- Besili Kaz (Adedi): 200 Denarii
- Balık (453 gr): 24 Denarii
Bu liste, o dönemin sosyo-ekonomik yapısı ve mesleklere verilen değeri anlamak için harika bir pencere sunuyor.
Zeus Tapınağı: Zamanın Fısıltılarını Duyduğum Yer
Aizanoi’nin kalbi kesinlikle Zeus Tapınağı! Yapımına M.S. 92 yılında başlanıp Hadrianus döneminde tamamlanan bu yapı, Anadolu’da ilk şeklini koruyarak günümüze ulaşmış nadir örneklerden. Tapınağa yaklaştıkça, heybetiyle adeta beni kendine çekiyor. Mermerden yapılmış, kısa kenarlarında 8, uzun kenarlarında 15 İon sütunu yükseliyor. Her biri 9,3 metre uzunluğundaki yekpare sütunlar, o dönemin mimari dehasını gözler önüne seriyor.
En derinden etkilendiğim yer ise tapınağın altındaki tonozlu bölüm oldu. Burası, mimari olarak dünyada eşi benzeri olmayan bir yapıya sahip. Kilitleme tonozlama metoduyla inşa edilmiş ve 1850 yıldır ilk günkü gibi ayakta! Kehanet odası, tanrılara sunulan hediyelerin saklandığı depo ve Anadolu’nun toprak tanrıçası Kibele’nin kült yeri olarak kullanılmış.
Alt kata indiğinizde, loş sarı bir ışık ve hafif bir arya müziği sizi karşılıyor. Dizili mezar stelleri de bu gizemli atmosferi pekiştiriyor. Kapalı bir mekan olmasına rağmen, ben kendimi hiç bunalmış hissetmedim. Aksine, inanılmaz bir ferahlama ve huzur kapladı içimi. Merdiven basamaklarına oturup gözlerimi kapattığımda, rahiplerin fısıltıları, antik dünyanın nefesiyle iç içe geçti. Sanki ruhum arındı, hafifledi; dünya o an bu mekanın dışında, çok uzaklarda gibiydi…
Tapınağın çevresinde, Orta Çağ’da bölgeye yerleşen Çavdarların günlük yaşamlarından, savaş sahnelerinden kalma çizimler de gördüm. Ayrıca mangala oynanan bir taş ve üzerinde semboller barındıran onlarca mezar steli, o dönem insanlarının hayatlarına dair ipuçları sunuyordu.
Gladyatörlerin Coşkusu: Stadyum-Tiyatro Kompleksi
Aizanoi’nin bir diğer benzersiz özelliği ise dünyada başka hiçbir yerde bir arada bulunmayan stadyum-tiyatro kompleksi! M.S. 2. ve 3. yüzyıllarda inşa edilen bu ikili, iki ana kapıyla birbirine bağlanmış. 13.500 kişilik stadyum ve 15.000 kişilik tiyatro kapasitesiyle, o dönemde kent nüfusunun ne kadar kalabalık olduğunu gösteriyor (tahminen 100-120 bin kişi).
Stadyum, tepenin içine oyularak yapılmış ve antik dönemde her dört yılda bir olimpiyatlara ev sahipliği yapmış. Şampiyon sporcuların isimleri onur kürsüsüne yazılırmış. Tiyatro ise klasik bir Grek tiyatrosu formunda, inanılmaz bir akustiğe sahip. Gladyatör dövüşlerinin (gladyatör-gladyatör, gladyatör-suçlu, gladyatör-yabani hayvan) yapıldığı arena bölümü, tüylerimi diken diken etti. O taşların, o coşkulu kalabalığın çığlıklarına tanık olduğunu düşündükçe, geçmişle bağım daha da güçlendi.
Yürüyüşüm sırasında Kocaçay (Penkalas) üzerindeki antik köprüleri de görmeyi ihmal etmedim. Özellikle üzerindeki deniz canlıları kabartmaları ve Marcus Ulpius Appuleius Eurykles’in adak yazıtı, köprünün hikayesini adeta fısıldıyordu.
Son olarak, tiyatro alanından yürüyerek ulaştığım Mozaikli Hamam, Romalılar için yıkanmanın bir sosyal aktivite olduğunu bir kez daha kanıtladı. Hypocaust sistemi adı verilen ısıtma sistemi, antik mühendisliğin ne denli ileri olduğunu gösteriyor. Hamamın zemininde, sağlam kalabilmiş mozaiklerdeki Satry ve Maenad figürleri göz alıcıydı.
Ceren’den Gezi İpuçları: Aizanoi Deneyiminizi Kusursuz Kılın!
- Konforlu Ayakkabılar Şart: Aizanoi geniş bir alana yayılmış ve oldukça fazla yürüyüş yapacaksınız. Rahat bir spor ayakkabısı olmadan yola çıkmayın derim!
- Erken Saatleri Tercih Edin: Özellikle bahar ve sonbahar aylarında sabahın erken saatleri, hem kalabalıktan uzak sakin bir gezi için hem de fotoğraflarınız için en ideal ışığı yakalamanız için harika olacaktır.
- Rehberli Tura Katılın: Eğer imkanınız varsa, yerel bir rehber eşliğinde gezmenizi şiddetle tavsiye ederim. Her taşın, her yapının ardında inanılmaz hikayeler var ve bir rehberle bu deneyim çok daha anlamlı hale geliyor.
- Kütahya Merkezini Es Geçmeyin: Aizanoi gezisi sonrası Kütahya merkeze uğramayı unutmayın. Şehirdeki çeşmelerde, Ulu Cami’nin sütunlarında bile Aizanoi’den gelmiş antik taşlarla karşılaşmak mümkün. Tarihin modern hayatla iç içe geçtiği bu durumu görmek oldukça şaşırtıcı ve keyifli!
Aizanoi Antik Kenti gezimi tamamladığımda, burnumda doğanın kokusu, gözümde antik kalıntıların görkemli görüntüsü ve kulağımda Zeus Tapınağı’nın alt katındaki arya sesleri vardı. Burası, sadece bir tarihi mekan değil; aynı zamanda kendinizi ve geçmişle bağlarınızı yeniden keşfedeceğiniz büyülü bir yer.
Eğer siz de benim gibi tarih fısıltılarına kulak vermeyi, geçmişin izinde yürümeyi seviyorsanız, Kütahya Çavdarhisar’daki Aizanoi Antik Kenti listenizin başına eklemeniz gereken bir durak. Gitmenizi, görmenizi, hissetmenizi dilerim. Belki de siz de benim gibi, rahiplerin fısıltılarını duyarsınız…
Siz de Aizanoi‘yi ziyaret ettiniz mi? Deneyimlerinizi ve hislerinizi yorumlarda benimle paylaşmayı unutmayın!
