Merhaba sevgili gezginler! Bugüne kadar Türkiye’nin pek çok köşesini sizinle birlikte keşfettim, ama Adana’daki bu durağımız, beni gerçekten heyecanlandırdı ve adeta zamanda yolculuğa çıkardı: Adana Sinema Müzesi!
Bir sinemasever olarak, böylesine özel bir müzenin varlığını öğrenmek başlı başına bir macera oldu benim için. Düşünsenize, Türkiye’nin ilk kent sinema müzesi Adana’da ve ben oradaydım! Bu yazıda, Adana Sinema Müzesi’nin her köşesini, sanki siz de benimle birlikte gezmişsiniz gibi, tüm detaylarıyla anlatmak istiyorum.
Adana, Neden Sinemanın Kalbi Oldu?
Müzeyi ziyaret etmeden önce aklımda hep aynı soru vardı: Neden Adana? Rehberimizden öğrendiklerimle bu sorunun cevabı beni büyüledi. Meğerse bir zamanlar Adana, Yeşilçam’ın adeta lokomotifi olmuş!
Sinema sektörü, Adanalı sinema seyircisi ve işletmecileri tarafından yönlendirilmiş, yön verilmiş. Hatta 60’lı yılların sonu ile 70’li yılların ortasına kadar Adana’da tam 200 tane açık hava sineması varmış dersem, sanırım şehrin sinemayla olan derin bağını daha iyi anlayabilirsiniz. Bu rakam bile başlı başına bir sinema şehri tanımının altını çiziyor.
Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilen Tepebağ semtindeki eski Adana evlerinden biri, 2011 yılında, 18. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali kapsamında bu özel müzeye dönüştürülmüş. Girişin tamamen ücretsiz olması da cabası!
Müze gezimde en çok şaşırdığım detaylardan biri, sektörde bulunan Adanalı sanatçı sayısının inanılmaz yüksek oluşuydu. Sonra düşündüm de, böyle bir şehirde bu kadar çok sanatçı çıkması aslında ne kadar doğal! İşte o isimlerden sadece bazıları:
- Oyuncular: Yılmaz Güney, Ali Şen, Şener Şen, Aytaç Arman, Menderes Samancılar, Bilal İnci, Demir Karahan, Salih Güney, Yılmaz Köksal, Meral Zeren, Levent Özdilek…
- Senaryo Yazarları: Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Muzaffer İzgü…
- Yapımcı ve Yönetmenler: Abdurrahman Keskiner, Ali Özgentürk, İrfan Atasoy, Yılmaz Duru, Sami Güçlü, Şahin Kaygun…
Adanalı Sinemacılar Odası’nda bir duvar tamamen bu büyük isimlerin fotoğraflarına ayrılmıştı. Yer kalmadığı için diğer sanatçıların isimleri listelenmiş, arşiv çalışmaları hala yoğun bir şekilde sürdürülüyormuş. Düşünsenize, Adana’dan sinema dünyasına ne kadar çok değer katılmış!
Adana Sinema Müzesi’nin Büyülü Odalarında Neler Var?
Müze, birbirinden özel odalarla adeta bir zaman tüneli sunuyor. Genç ve ilgili görevliler size eşlik ederek, her köşenin hikayesini anlatıyorlar. Ben de bu geziye bayıldım!
Yılmaz Güney Odası: Efsaneye Dokunmak
Müzenin en dikkat çekici bölümlerinden biri kesinlikle Yılmaz Güney Odası. İçeri adım attığımda, ‘Umut’ filminde canlandırdığı ‘Cabbar’ karakterinin balmumu heykeliyle yüz yüze geldim. Gerçekten de sanki Can Dündar filmlerindeki o sahneler canlandı gözümde.
Odanın koridorunda, Yılmaz Güney’in hapishaneden eşine yazdığı mektuplar ve ‘Umut’ ile ‘Seyyithan’ filmlerinin afişleri sergileniyor. Odada ise filmlerine ait afişler, fotoğraflar, hatta ‘silahı’ ve ‘fincan takımı’ gibi kişisel eşyaları ile 1971 Altın Koza Film Festivali’nde aldığı ödül gözlerimin önündeydi. Bu odaya girmek, sinema tarihimizin en önemli isimlerinden birine saygı duruşunda bulunmak gibiydi.
Adanalı Sinemacılar Odası: Sanatçı Ruhların Buluşma Noktası
Bu odanın bir köşesinde, Abidin Dino ve Orhan Kemal’in adeta sanat üzerine koyu bir sohbete dalmış gibi duran heykelleriyle karşılaştım. Abidin Dino’nun, abisi Arif Dino ve dedesi Abidin Paşa’nın valilik yaptığı kente yıllar sonra sürgüne gönderilmesi ve burada Orhan Kemal ile Yaşar Kemal’le uzun süren dostluklarının başlaması beni derinden etkiledi. Kalemi tek geçim kaynağı olan Orhan Kemal’in, ‘Gurbet Kuşları’ ve ‘Murtaza’ gibi birçok filmin senaryo ve diyaloglarını yazmak zorunda kalması, sanatın ve hayatın kesiştiği noktayı gözler önüne seriyor.
Odadaki sinema afişleri arasında gezinirken, Nazım Hikmet’in 1937 yılında rejisörlüğünü yaptığı ve dekorunda Abidin Dino’nun imzasını taşıyan ‘Güneşe Doğru’ filminin afişiyle karşılaştım. Nazım Hikmet’in adının yazılmasına izin verdiği tek afiş olması, bu filmin özel bir yere sahip olduğunu gösteriyor. Ayrıca Abidin Dino’nun 1966 Dünya Kupası’nda çektiği ilk ve tek sinema filmi olan ‘Goal World Cup 1966’ belgeselinin afişini görmek de çok etkileyiciydi. Muzaffer İzgü’nün daktilo ve eşyaları da bu odada yerini almıştı. Adeta her köşe ayrı bir hikaye fısıldıyordu.
Altın Koza Odası ve Diğer Hazineler
Altın Koza Odası, festival ve film yarışmalarına ilişkin haberler, gazete küpürleri, fotoğraflar ve ödül olarak verilen heykel örnekleriyle dolu. Müzenin girişindeki 1971 yılı Altın Koza Film Festivali’nde en iyi kadın ve en iyi erkek oyuncu ödüllerini alan Fatma Girik ve Yılmaz Güney’in birlikte fotoğrafı da tarihe ışık tutuyor.
Adanalı oyuncu, yapımcı, yönetmen, senarist ve dahi dansçı Yılmaz Duru’nun özel eşyaları – kıyafeti, saati gibi – müzede sergilenen diğer değerli parçalar arasındaydı. Sinema ile ilgilenenlerin faydalanabileceği özel bir kütüphane ve arşiv odası da unutulmamış. Gerçekten Türk sinema tarihinde önemli bir yere sahip olan Adana’ya, bu sinema müzesi çok yakışmış.
Ceren’den Adana Sinema Müzesi İçin Gezi İpuçları
Bu eşsiz deneyimi yaşarken edindiğim bazı kişisel tavsiyeleri sizinle paylaşmak isterim:
- Rehberli Turu Kaçırmayın: Müzedeki genç ve bilgili görevliler, eserlerin sadece ne olduğunu değil, arkasındaki hikayeleri de öyle güzel anlatıyorlar ki, geziniz çok daha anlamlı hale geliyor. Üstelik bu hizmet tamamen ücretsiz!
- Zaman Ayırın: Her bir köşeyi, her bir afişi ve fotoğrafı incelemek, Adana sinemasının ruhunu hissetmek için kendinize en az 1.5 – 2 saat ayırmanızı öneririm. Sadece fotoğraf çekip geçmek, buradaki zenginliği es geçmek olur.
- Tepebağ Mahallesi Keşfi: Müze, tarihi Tepebağ Mahallesi’nde yer alıyor. Müzeyi ziyaret ettikten sonra, bu otantik ve tarihi sokaklarda küçük bir yürüyüş yaparak Adana’nın eski ruhunu soluyabilirsiniz.
- Geleceğe Yönelik Bir Hayal: Müzenin şu anki binası harika restore edilmiş olsa da, mevcut alanın daha da genişletilme çalışmaları olduğunu duydum. Benim hayalim, İtalya Torino Sinema Müzesi’ne benzer şekilde, buraya da küçük bir sinema salonu eklenmesi ve arşivden seçilmiş Yeşilçam filmlerinin sürekli gösteriminin yapılması. Böylece ziyaretçiler, nostaljik bir yolculuk sonrası izleyecekleri bir filmle deneyimi taçlandırabilir!
Adana’ya yolunuz düşerse, Türkiye’nin ilk kent sinema müzesi olan bu özel mekana mutlaka uğramalısınız. Sinema afişleri arasında nostaljik bir yolculuğa çıkıp, arşivden seçtiğiniz bir filmin hayalini kurmak bile ruhunuza iyi gelecek. Unutmayın, Adana sadece kebabın değil, aynı zamanda sinemanın da kalbi!
Bu büyülü yolculukta bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim. Sizin Adana Sinema Müzesi hakkındaki düşünceleriniz neler? Veya burayı daha önce ziyaret ettiniz mi? Yorumlarınızı merakla bekliyorum!
