1. Anasayfa
  2. Keşfet

Hanoi Gezi Rehberi: Vietnam’ın Kuzeyinde Zamansız Bir Keşif!

Hanoi Gezi Rehberi: Vietnam’ın Kuzeyinde Zamansız Bir Keşif!
0

Merhaba sevgili gezginler! Uzak diyarların büyüsüne kapılmaya hazır mısınız? Bugün sizi, uzun yıllardır gitmeyi hayal ettiğim, gizemli ve bir o kadar da büyüleyici bir coğrafyaya, Vietnam’ın kalbine götürüyorum: Hanoi’ye!

Hanoi, sadece bir başkent değil, aynı zamanda bin yılı aşkın tarihiyle adeta yaşayan bir müze. Kızıl Nehir’in batı kıyısında yükselen bu şehir, bir dönem bağımsız Vietnam Krallığı’nın, sonra Fransız sömürgesi Hindiçin’in, hatta Vietnam Savaşı yıllarında Kuzey Vietnam’ın merkezi olmuş. Her köşesinde tarihin fısıltılarını duyacağınız, direnç ve yeniden doğuşla yoğrulmuş bir kent burası.

Hanoi’nin Tarihine Kısa Bir Bakış: Geçmişten Bugüne Bir Destan

Çocukluğumun sinema salonlarında yankılanan savaş filmleriyle tanıştım ben Vietnam’la. "Avcı", "Müfreze" gibi yapımlar, içimde bu topraklara karşı tarifsiz bir merak uyandırmıştı. Evet, Vietnam Savaşı, bu coğrafyanın kaderini derinden etkileyen acı bir miras. 8 yıl süren ve milyonlarca cana mal olan bu savaş, aynı zamanda Kim Phuc’un napalm bombasından kaçışını gösteren ikonik fotoğraf gibi, hafızalara kazınmış semboller de yarattı.

Ancak Hanoi, bu travmatik geçmişine rağmen bugün dimdik ayakta. 1976’da ülkenin yeniden birleşmesiyle sosyalist bir cumhuriyet olan Vietnam, 1986’daki “Doi Moi” reformlarıyla dış dünyaya kapılarını araladı. Şimdi ise turizmin yükselen yıldızlarından biri olarak karşımızda duruyor. Ben de ilk Uzak Doğu seyahatimde, nihayet bu gizemli ülkeyi keşfetme fırsatı bulduğum için tarifi imkansız bir heyecan içindeydim.

Hanoi’ye İlk Adım: Havaalanından Şehir Merkezine

Filipinler Manila’dan Cebu Pasifik Havayolları ile uçarak ulaştığımız Noi Bai Havaalanı, modern ve sakindi. Türk vatandaşları için Vietnam vizesi gerektiğini unutmayın, ama elektronik vize imkanı da gelişiyor.

Şehir merkezine ulaşım için havaalanından ayrılırken, yanımıza yanaşan bir taksi şoförünün azmine hayran kalmıştım! Korsan taksi endişesiyle önce turizm ofisinden bilgi aldık. Yaklaşık 20 dolarlık ücretin standart olduğunu öğrenince, ekmek parası için çabalayan bu azimli sürücüyü tercih ettik. Ne de olsa işini yapmaya çalışan birisiydi!

25-30 dakikalık yolculuk, geniş ve düzenli yollarla Hanoi’nin modern yüzünü ilk kez gösterdi bize. Ama asıl macera, meşhur Eski Kent’in labirent gibi sokaklarında başlıyordu.

Hanoi’de Gezilecek Yerler: Kültürel Keşiflerin Peşinde

Hanoi gezilecek yerler açısından o kadar zengin ki, şehrin ruhunu hissetmek için kendinizi sokaklara bırakmanız şart. Çoğu yer Eski Kent ve çevresinde yürüme mesafesinde. Ama ben yine de zaman zaman taksi veya bisiklet taksi (tricycle) kullandım. Unutmayın, taksiye binmeden önce fiyat konusunda anlaşmak, Hanoi’deki en önemli gezi ipuçlarımdan biri!

Tarihi Soluyan Sokaklar: Eski Kent ve Hayatın Ritmi

Hanoi Eski Kent, adeta canlı bir açık hava müzesi. Burada binalar genelde "tünel ev" olarak adlandırılan dar ve uzun bir biçimde inşa edilmiş. Sebebi mi? Eskiden verginin evin caddeye bakan genişliğine göre hesaplanmasıymış! Bu da evlerin arkaya doğru uzamasını sağlamış, hatta bazıları diğer sokağın başına kadar gidiyormuş.

Konakladığımız Crystal Hotel bile böyle bir tünel evdi. Eski Kent’in kaldırımları, küçük taburelerde yemek yiyen insanlarla dolu. Sanırım Hanoi’liler evde yemek yapmaktansa sokağın sunduğu taptaze lezzetleri tercih ediyor! Hanoi mutfağının ilk sinyallerini buralarda aldık.

Sokaklar, rengarenk çarşılar ve dükkanlarla dolu. Resim galerilerinde özgün Vietnam resimleri beni benden aldı. Geleneksel konik şapkalarıyla hayatın her alanında aktif olan zarif Vietnamlı kadınlar, tropikal güneşten korunmak için kapalı giysiler tercih ediyorlar. Bu incecik yapılarına da ayrıca hayran kaldım!

  • Hanoi Gezi İpuçları Ceren’den:
  • Taksi Pazarlığı: Mutlaka taksiye binmeden önce gideceğiniz yer için fiyatı hesap makinesi üzerinden netleştirin.
  • Sokak Lezzetlerini Deneyin: Kaldırımlardaki küçük taburelere oturmaktan çekinmeyin. Gerçek Hanoi mutfağını burada deneyimleyeceksiniz!
  • Motosiklet Trafiğiyle Barışın: Özellikle Ho Chi Minh şehrine gitmeden önce Hanoi’deki motosiklet yoğunluğuna alışmak iyi bir pratik olacaktır. Yaya olarak geçitlerde cesur olun, akışa ayak uydurun!

Hanoi’nin Ulusal Kahramanı: Ho Chi Minh Mozolesi ve Kompleksi

Ho Chi Minh Mozolesi, Hanoi’nin en önemli duraklarından. Vietnamlıların "Ho Amca"sı, ülkenin bağımsızlık mücadelesinin önderi, Japonya, Fransa ve Amerika’ya karşı dimdik duran nadir liderlerden biri. Adı "aydınlatan insan" anlamına geliyor ve mirası bugün hala canlı.

Vasiyetini yakılmak yönünde belirtse de, Vietnamlılar liderlerini mumyalayarak anısına Ba Dinh Meydanı’nda görkemli bir anıt mezar yaptırmışlar. Biz saat 11’den sonra vardığımız için içeri giremedik ama nöbet değişim törenini izlemek bile etkileyiciydi. İçeri girerken fotoğraf yasağı, şapka ve kısa giysi kuralları, buraya gösterilen saygının bir göstergesi.

Ho Chi Minh Kompleksi içinde sadece anıt mezar değil, aynı zamanda Başkanlık Sarayı, Ho Chi Minh’in mütevazı ahşap evi ve çalıştığı yerler de bulunuyor. Koloni döneminin tipik Fransız mimarisine sahip Başkanlık Sarayı’nı hiç kullanmamış olması, onun halkçı kişiliğini yansıtıyor. Göl manzaralı, sade ahşap evi ve sabah sporu yaptığı Mango Yolu, liderin yaşam felsefesini gözler önüne seriyor.

Hanoi’nin Ruhani Yüzü: Tapınaklar ve Göller

Hanoi, gölleri ve tapınaklarıyla huzur bulacağınız bir şehir. Ho Chi Minh Müzesi’nin arkasındaki One Pillar Pagoda (Tek Sütunlu Pagoda), Lotus çiçeğine benzeyen mimarisi ve merhamet tanrıçası Kwan Yin efsanesiyle büyülüyor. Kral Ly Thai Tong’un rüyasında gördüğü bu tapınak, saf bir dileğin sembolü.

West Lake (Ho Tay), Hanoi’nin en büyük gölü. Göl kıyısındaki yerel bir restoranda yaptığımız öğle yemeği molası, Vietnam mutfağının taze ve lezzetli başlangıçları hakkında ilk fikirleri verdi. Ardından Tran Quoc Pagoda’ya doğru yol aldık.

Tran Quoc Pagoda, Batı Gölü’nün doğusunda yer alan, 1500 yılı aşkın tarihiyle Hanoi’nin en eski Budist tapınağı. 11 katlı, her katında Buda Amitabha heykelleri bulunan kulesiyle uzaktan bile kendine özgü bir silueti var. Burada insanlar ibadet ederken fotoğraf çekmek bana biraz garip gelse de, nazik Vietnamlılar bu durumu kanıksamış gibiydi.

Göl kenarında küçük kaplumbağalar satan bir kadın gördük. Acaba yemek için mi diye düşünürken, kadın "Dilek dileyerek göle atacaksınız" dedi. Hayatımda hiç kaplumbağayla dilek dilememiştim! Hemen birer bebek kaplumbağa alıp dileklerimizle göle bıraktık. Ancak ayrılırken miniklerin tekrar gölden avlanıp tezgahlara geri döndüğünü fark etmek, gülümsememe neden oldu. Kültürel bir döngü!

Bilimin ve Geleneğin Buluştuğu Yer: Edebiyat Tapınağı

Temple of Literature (Edebiyat Tapınağı), Hanoi’deki favori yerlerimden biri oldu. 1070 yılında Konfüçyüsçü bilginlere adanmış bu tapınak, aynı zamanda Vietnam’ın ilk ulusal üniversitesi olan İmparatorluk Akademisi’ne de ev sahipliği yapmış. Çin’in Vietnam kültürü üzerindeki derin etkisinin en güzel örneği.

Beş avludan oluşan tapınağın üçüncü avlusundaki kaplumbağalı kitabeler beni çok etkiledi. UNESCO Dünya Belleği Listesi’ndeki bu taş tabletler, okuldan mezun olan başarılı öğrencilerin isimlerini barındırıyor. Geleneksel kıyafetleriyle dolaşan genç Vietnamlı kızlarla çektirdiğim fotoğraf, buradaki huzurlu ve tarihi atmosferi yansıtıyor.

Şehrin diğer dikkat çekici yapıları arasında Fransız Koloni döneminden kalma, neo-gotik tarzda inşa edilmiş Saint Joseph Katedrali ve Paris’teki Opera Garnier’den esinlenilerek yapılmış Hanoi Grand Opera House da bulunuyor. Fransız mimarisinin zarafeti, şehrin dokusuna farklı bir hava katmış.

Hanoi’nin Kalbi: Hoan Kiem Gölü ve Su Kuklaları

Hoan Kiem Lake (Geri Dönen Kılıç Gölü), Hanoi’nin tam kalbinde, Eski Kent’in merkezinde yer alıyor. Efsaneye göre, imparator Le Loi’ye sihirli bir kılıç veren tanrılar, Çinlileri yendikten sonra bu kılıcı gölden çıkan dev bir kaplumbağa aracılığıyla geri almış. Gölün adını ve güneyindeki kaplumbağa kulesi de bu efsaneden alıyor.

Gölün çevresi, sabah sporunu yapanlardan kentin gürültüsünden uzaklaşmak isteyenlere kadar herkesin favori buluşma noktası. Gölün kuzeyindeki adada yer alan Ngoc Son Temple ise kırmızı korkuluklu köprüsüyle büyüleyici bir görüntü sunuyor. Burada, efsanevi dev bir kaplumbağanın sergilendiğini görmek, Vietnam kültüründeki kaplumbağa ve ejderha imgelerinin önemini bir kez daha hatırlattı.

Akşamın en keyifli anlarından biri ise Thang Long Water Puppet Theatre’daki geleneksel Su Kuklaları gösterisiydi. Geleneksel Vietnam müziği eşliğinde, su dolu bir sahnede balık tutmadan ejderha dansına kadar günlük yaşamdan ve efsanelerden sahnelerin canlandırıldığı bu 1 saatlik gösteri, tek kelimeyle muhteşemdi! Hanoi gezisinizin olmazsa olmazlarından biri kesinlikle bu gösteri. Ben de sizin için kısa bir videosunu blogumda paylaşmıştım.

Tiyatro çıkışı uğradığımız Night Market (Gece Pazarı), kalabalık ve hareketliydi. Çok otantik bir şeyler bulamasak da, yerel halkla iç içe olmak ve bu canlı atmosferi solumak bile başlı başına bir deneyimdi.

Son Söz: Hanoi’ye Yeniden Gelme Sözü

Hanoi için 3 gün ayırmıştık ama Halong Bay’de bir gece kalmaya karar verince şehirdeki müzelerin bazılarına zamanımız kalmadı. Ama ne gam! Bu, Hanoi’ye bir kez daha gelmek için harika bir neden oldu! Eğer siz de kuzeye, Sapa’nın eşsiz pirinç teraslarına gitmeyi düşünürseniz, seyahat sürenizi daha da uzatmanız gerekecek.

Geçmişi işgaller ve savaşlarla dolu bu ülke, 40 yıldır huzuru bulmaya çalışıyor. Beklentilerimin çok üzerinde, pırıl pırıl bir şehir ve ülkeyle karşılaştım. Hanoi, Hue ve Ho Chi Minh kentlerine göre Vietnam kültürü ve yaşamını daha yoğun hissedebileceğiniz, mütevazı ve güler yüzlü insanlarıyla beni kendine hayran bırakan bir yer oldu.

Gölleri, tapınakları, muhteşem doğası, hareketli Eski Kent’i, farklı kültürü ve sıcacık insanlarıyla Hanoi… Eminim siz de bu güzel kenti tanıdıkça çok seveceksiniz. Hadi, valizlerinizi hazırlayın ve Hanoi’nin çağrısına kulak verin!

Siz Hanoi hakkında neler düşünüyorsunuz? Daha önce ziyaret edenleriniz var mı? Deneyimlerinizi ve merak ettiklerinizi yorumlarda benimle paylaşmayı unutmayın!

Merhaba! Ben Ceren Gezgin, dünyayı gezmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi seven biriyim.Soy adım gibi gerçekten gezginim. Çocukluğumdan beri gezmeyi ve keşfetmeyi çok seviyorum. İlk kez 18 yaşında yurt dışına çıktım ve o günden beri farklı ülkeleri gezmeye devam ediyorum.Gezdiğim yerler arasında Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika'dan ülkeler var. Gezdiğim yerleri ziyaret ederken sadece turistik yerleri değil, yerel hayatı da deneyimlemeye çalışıyorum. Yerel halkla tanışıyor, onların kültürlerini ve yaşam tarzlarını öğreniyorum.Gezilerimi ve deneyimlerimi fiyatinedir.net sitesinde paylaşıyorum. Sitede ülke rehberi, şehir rehberi, gezilecek yerler, konaklama, ulaşım ve yeme-içme gibi konularda bilgiler bulabilirsiniz.Dünyayı benimle tanımanızı çok isterim. Farklı kültürleri, farklı yaşam tarzlarını ve farklı güzellikleri keşfetmenize yardımcı olmak istiyorum.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir