Ankara’ya Yakın Bir Cennet Keşfi: Nallıhan
Ankara’nın yanı başında, bambaşka bir dünyanın kapılarını aralayan saklı bir hazine var: Nallıhan! Benim için adeta zaman tünelinde bir yolculuk gibiydi burası. Ankara’ya sadece 160 km uzaklıkta olmasına rağmen, her adımda beni şaşırtan, ruhumu dinlendiren ve merakımı tetikleyen detaylarla dolu bir Nallıhan gezi rehberi hazırlamak için sabırsızlandım.
Tarihi İpek Yolu üzerinde stratejik bir konumda yer alan Nallıhan, kadim zamanların izlerini taşıyan Juliopolis Antik Kenti’nden, yüzlerce kuşa ev sahipliği yapan Nallıhan Kuş Cenneti’ne, huzur veren Tabduk Emre Türbesi’ne ve asırlık ardıç ağaçlarına kadar sayısız güzellik barındırıyor. Gelin, bu benzersiz coğrafyada benimle birlikte bir keşfe çıkın!
Nallıhan’a Ulaşım ve Güne Muhteşem Başlangıç
Sabah erkenden Ankara’dan yola çıktığımda, yaklaşık bir buçuk saatlik keyifli bir yolculuğun ardından Nallıhan’ın yemyeşil coğrafyasına ulaştım. Şehrin karmaşasını geride bırakmak için günübirlik Nallıhan gezisi harika bir seçenek. Güne, baraj gölünün sakin suları kıyısında, kuş sesleri eşliğinde yapılan bir kahvaltıyla başlamak gibisi yok. Buradaki tesislerde taze demlenmiş bir çay veya sıcak bir kahve yudumlarken, etrafınızdaki doğanın büyüsüne kapılmak, adeta ruhunuzu arındırıyor. Böyle bir başlangıç, o gün beni nelerin beklediğine dair içimde büyük bir heyecan uyandırdı.
Juliopolis Antik Kenti: Gölün Altındaki Kayıp Bir Dünya
Nallıhan ziyaretinin en çarpıcı duraklarından biri şüphesiz Juliopolis Antik Kenti’nin kalıntıları. Bu gizemli yolculuk, Çayırhan Beldesi’nde, göl kenarında bizi bekleyen teknelerle başladı. Deneyimli yerel rehberimiz eşliğinde, mavinin binbir tonuna bürünmüş sularda ilerlerken, hem doğanın hem de tarihin fısıltılarını dinledim.
Juliopolis’in Antik Hikayesi: Gordiokome’den Basileon’a
Rehberimizden dinlediğim hikayeler beni adeta geçmişe sürükledi. Antik kaynaklara göre Juliopolis, aslında Frig döneminde Gordiokome adında küçük bir köy olarak kurulmuş. M.Ö. 27 ile M.S. 14 yılları arasındaki Augustus döneminde, bölgenin varlıklı ve etkili lideri Kleon, bu mütevazı köyü efsanevi Julius Caesar‘a atfen Juliopolis olarak yeniden adlandırarak bir kent statüsüne yükseltmiş. Bu bilgi bile başlı başına heyecan vericiydi!
Plinius’un (M.S. 61-112) mektuplarında Juliopolis’ten, “içinden geçenlerin çok, trafiğin yoğun olduğu bir sınır kasabası” olarak bahsetmesi, kentin o dönemdeki ticaret ve ulaşım ağındaki önemini gözler önüne seriyor. M.S. 4. ve 9. yüzyıllar arasında ise Juliopolis, önemli bir Hristiyan merkezi haline gelmiş, hatta piskoposluk merkezi olarak Konstantinopolis’teki ruhani meclis kayıtlarında dahi adı anılmış. Kentin kaderi, İmparator I. Basileos’a atfen Basileon olarak anılmasıyla bir kez daha değişmiş. Ancak bu tarihten sonra Juliopolis, antik kaynaklardan yavaş yavaş silinmiş, zamanla unutulmuş ve baraj sularının altında kaybolan bir köye dönüşmüş.
Roma Dönemi Nekropolü: Öteki Dünyaya Geçiş Kapısı
2009 yılında Anadolu Medeniyetleri Müzesi tarafından başlatılan kurtarma kazıları, göl kenarında Roma Dönemi Nekropol alanını gün ışığına çıkarmış. Bu alanda bulunan mezarlardaki iskeletlerin ağızlarında, öbür dünyaya rüşvet olarak bırakıldığı düşünülen JULIOPOLIS baskılı sikkeler bulunmuş. Bu detay, zamanın ve inançların derinliğini hissettirdi bana. Ayrıca, bu nekropolde ortaya çıkarılan ve şu anda Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen mücevherler ise gerçek bir sanat eseri. Rehberimizin dediğine göre, bu takıların orijinal tasarımları, günümüzde birçok tasarımcıya ilham kaynağı oluyor ve yurt dışında bile büyük ilgi görüyormuş. Gözlerimle görmesem inanmazdım, tarihin modern dünyayı nasıl etkilediğine tanık olmak büyüleyiciydi.
Tekrar teknemize binip, dağların suya yansıyan rengarenk maden katmanlarını izlemek, adeta başka bir boyuta geçiş gibiydi. Bu manzara, kısa süreliğine de olsa, gerçekliğin sınırlarını zorlayacak kadar nefes kesiciydi.
Nallıhan Kuş Cenneti: Göçmen Misafirlerin Durağı
Nallıhan’ın bir başka eşsiz sürprizi ise Nallıhan Kuş Cenneti. Manyas’tan sonra Türkiye’nin en büyük kuş cenneti olma özelliğini taşıyan bu alan, İstanbul ve Çanakkale üzerinden geçen önemli bir göç rotası üzerinde bulunuyor. Burada, nesli tükenme tehlikesi altında olan birçok kuş türünü gözlemleme şansı bulmak bile başlı başına bir ayrıcalık.
Ceren’in İpucu: Eğer göç sezonuna denk gelirseniz, buradaki kuş çeşitliliğine inanamayacaksınız. Ancak mevsim dışında ziyaret ediyorsanız bile endişelenmeyin! Göl kenarındaki tesiste, kuş türleri hakkında bilgi edinebilir, keyifli bir çay molası vererek doğanın tadını çıkarabilirsiniz.
Tabduk Emre Türbesi: Huzurun Derin Fısıltısı
Nallıhan’ın ruhani duraklarından biri de 13. yüzyılda yaşadığı düşünülen Tabduk Emre’nin türbesi. Ahmet Yesevi’nin Anadolu’ya gönderdiği Alperenlerden biri olan ve hepimizin bildiği Yunus Emre’nin hocası olan Tabduk Emre’nin dergahı, beni adeta içine çekti. Yunus Emre’nin kırk yıl boyunca odun taşıdığı, hatta eğri odunun bile giremediği rivayet edilen bu mekanın içi ve bahçesi, insana tarifsiz bir huzur veriyor. Oturup uzun uzun düşündüm, bu topraklarda yeşeren bilgelik tohumlarını…
Ardıç Ağaçları Korusu: Doğanın Akılalmaz Döngüsü
Yol kenarında uzanan asırlık ardıç ağaçları korusu, hem piknik yapmak hem de doğanın sırlarını keşfetmek için harika bir durak. Burada, rehberimiz sayesinde ardıç ağaçları ile ardıç kuşları arasındaki inanılmaz ilişkiyi öğrendim. Ardıç ağacının tohumları, doğrudan toprağa ekildiğinde neredeyse hiç yetişmiyormuş. Ancak ardıç kuşları bu meyveleri yediğinde, tohumlar kuşun bağırsaklarında çimlenip, dışkısıyla birlikte toprağa bırakıldığında yaşam buluyormuş. Doğanın bu muhteşem ve akıl almaz döngüsünü öğrenince, artık etrafımdaki her kuş ve ağaç, benim için çok daha anlamlı bir hal aldı. Bu bilgi, doğaya olan hayranlığımı bir kat daha artırdı.
Nallıhan Lezzet Durakları: Damaklarda Kalan Anılar
Elbette Nallıhan gezisi, damaklarda iz bırakacak lezzetler olmadan tamamlanmış sayılmaz! Günübirlik bile olsa, bu yörenin eşsiz tatlarından mahrum kalmayın derim. Özellikle yaprak sarması, tadına doyulmaz bir lezzet. Ama benim favorim kesinlikle kapama pilav oldu! Tadını unutamayacağınız, yöreye özgü bu pilav, Nallıhan’a özgü malzemelerle hazırlanıyor ve gerçekten denemeye değer. Tatlı olarak da hoşmerim ve çıtır çıtır baklava ile günü tatlı bir şekilde sonlandırabilirsiniz. Ben hepsini denedim ve her biri ayrı bir keşif niteliğindeydi!
Nallıhan’a Gitmeden Önce Ceren’den İpuçları
- Ayakkabı Seçimi: Juliopolis ve doğa yürüyüşleri için rahat yürüyüş ayakkabıları tercih edin.
- Kamera Hazırlığı: Nallıhan, fotoğraf tutkunları için eşsiz manzaralar sunuyor. Makinenizi yanınızdan ayırmayın!
- Mevsimsel Bilgiler: Kuş Cenneti’ni ziyaret edecekseniz, göç dönemleri hakkında bilgi almak için önceden araştırma yapın.
- Yerel Rehber: Özellikle Juliopolis gezisi için yerel bir rehberle çalışmak, hikayeleri daha derinlemesine anlamanıza yardımcı olacaktır.
Nallıhan, tarihi derinliği, doğal güzellikleri ve samimi insanlarıyla beni kendine hayran bırakan bir destinasyon oldu. Ankara’ya yakın bu saklı cenneti keşfetmek, şehir hayatının yorgunluğunu üzerinizden atmak ve kendinizi yeniden doğaya bırakmak için harika bir fırsat. Unutulmaz anılar biriktirmek için bu rotayı listenize eklemenizi şiddetle tavsiye ederim!
